Miles Teg

Miles Teg
@miles_teg
25 reader point
Joined on December 2019
"İnsan, nesneler (gerçeklik) dünyasında çözümünü bulamadığı sorunlar karşısında, onlara simgeler (düşler) dünyasında çözüm arayarak umudunu kesmeyen bir canlıdır."
Reklam
"Doğaya uyumlu ve doğadan yabancılaşmamış olması, ilkel topluluğun insanının insan-doğa ilişkilerinde 'mutlu' ve 'özgür' bir yaşantı tutturduğu anlamına gelmez. Mutluluğun önkoşulu biyolojik gereksinimlerinin düzenli ve güvenli olarak karşılanmasıysa, ilkel insan bu olanağa sahip değildi. Doğadan istediğini düzenli olarak elde edip doğanın istemediği (olumsuz) etkilerinden kendini her zaman kurtarabilecek konumda değildi."
"İlkel toplulukta toplumsal eşitsizlikler (pek) yoktu. Ekonomik ve siyasal eşitsizlikler hiç yoktu. Çünkü geçim alanında (öteki koşulları oluştuğunda eşitsizliği yaratıp besleyebilecek) 'üretim' yoktu. Ve 'emeğin verimliliği', emekçiyi doyurmaktan öte bir 'artı' üretip, birilerini ötekilerden varsıl edecek düzeye ulaşmamıştı. Geçim biçimi, doğadaki hazır besinlere elkoymak olan (çeşitli biçimleriyle) toplayıcılık ve avcılık idi. Buradan giderek 'asalaklık, analarımızın, atalarımızın doğasında varmış' sonucuna sıçranabilir mi? Sıçranamaz, çünkü koşulları oluşunca ileride insanlığı üretime geçirecek etmenin insanın o aynı doğası (aynı gizilgüç) olduğu görülecek."

Reader Follow Recommendations

See All
"Bağımlı emekçi konumunda olmayanlar bile, aşkın özne çevresinde üretilmiş eşitsizlikçi düşünceleri ve tanrı karşısında kul konumunda oldukları düşüncesini benimseyebilmişlerdir. 'Gönüllü kölelik' diyebileceğimiz bir düşünüş ve davranış içine girebilmişlerdir. Bir başka deyişle, insan (öteki koşulları oluştuğunda) kendi yarattığı, doğada nesnel karşılıkları bulunmayan bazı simgelerin (gönüllü?) kulu, kölesi durumuna düşebilmektedir."
"İnsan-doğa ilişkilerini, doğa olaylarını kişileştirerek anlatma eğilimi, eşitlikçi ilkel toplulukta bir 'sihirsel düşünüş biçimi' geliştirecektir. Eşitsizlikçi, sınıflı uygar toplumda ise, özneleştirilmiş doğa olayları, doğa güçleri (insan-insan eşitsizlikçi ilişkilerinin yerleştirdiği bir mantıkla) yüce 'aşkın özne' türleri konumuna yükseltilecektir. İnsanlardan oluşan bir topluluğa (özerk) istenç yükleme alışkanlığı, hayvanlardan ve doğa olgularından oluşan doğa güçlerine ve doğa olaylarına da istenç yükleme noktasına varabilecektir. Böylece yaratılacak 'aşkın özneler' (tanrılar) ile toplum olaylarının ve doğa olaylarının bu aşkın öznelerin istek ve erekleriyle açıklanmasına dayanan 'dinsel düşünüş biçimi' oluşacaktır. Bu kişileştirme, özneleştirme yoluyla anlatma kolaylığı çağımıza dek sürebilecektir. Çağımızda ırka, ulusa, devlete, onları oluşturan insan öznelerinden özerk ve onların üzerinde üstün istenç yükleme eğiliminin kökleri ilkel topluluğa dek dayanır."
Reklam
Reklam
116 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.