İstiklal Marşı Kabulü ve Süreci
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecinde başlayan Milli Mücadele için kurulan Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı esnasında bir milli marş ihtiyacı duyar. Savaş ortamında olunması ve buna mukabil halkın topyekun örgütlenmesi için gereken motivasyona dönük olarak milli marş yazımı süreci başlatılmıştır.
Saat 9'u 25 geç...
Matem halindeki Dolmabahçe Sarayı tek el silah sesiyle irkildi.
Sedef kabzalı Smith Wesson'ın namlusundan çıkan mermi, adeta çığlık gibi koridorları dolaştı. Koştular hemen alt kata ... Kanlar içinde yerde yatıyordu. Kalbine dayamış, tetiğe basmıştı.
Salih Bozok...
Mustafa Kemal' in yaveriydi.
Kitabı bundan seneler önce bir kere daha okumuştum, öğrencilerimle oluşturduğumuz kitap kulübü vasıtasıyla tekrar okumak nasip oldu.
İnşallah Şubat’ta bilgi yarışmasını da gerçekleştireceğimiz bu kitap; eğlenceli, ilgi çekici, Mehmet Akif’i okuyucuyu yormadan her yönüyle tanıtan harika bir anlatıma sahip.
Mehmet Akif yalnızca İstiklal Marşı
Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi İstiklal Marşı'nın yazarı, milletvekili, şair ve düşünür #MehmetAkifErsoy doğumunun 150. yılında, ardında bıraktığı eserleri, hayatı, mücadelesi ve fikri mirasıyla hatırlıyoruz. Rahmet ve saygıyla..
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
Nejat Akgün, Ankara Kulübü Yayınları arasından çıkan (1996) "Burası Ankara" isimli kapsamlı kitabında bu olayı anlatırken "Şair Mehmet Akif'in İstiklâl Marşı şiirini yazmış olduğu ev... Kurtuluş Savaşı sırasında "Tacettin Tarikatı Şeyhi" tarafından Burdur Milletvekili olarak Birinci Meclise girmiş olan şaire oturması için ayrılmıştır..." demektedir. Oysa o tarihte burada herhangi bir tarikat şeyhi bulunmayıp "evi" Mehmet Akif'e tahsis eden kişi caminin imamı dedem Tevfik Çiftdoğan'dır. (Dipnot)
KEŞKE
BİR KÖY ENSTİTÜSÜ ROMANI
SEMA SOYKAN
498 SAYFA
"Unutmayın ki, en büyük savaş cahilliğe ve gericiliğe karşı yapılan savaştır."
Mustafa Kemal ATATÜRK
"İşte, köyden on yumurtayla çıkan çocuğun öğretmen, subay, mühendis, milletvekili hatta cumhurbaşkanı olabildiği yönetime Cumhuriyet denir evladım."
Biz başarıya imrenen,
73 Seçimlerinin propaganda sürecinde tam bir Ecevit rüzgârı esmiştir. Dağa taşa “Karaoğlan” yazılmıştır. Ecevit, adı, söylemi, hatta giyimiyle, birdenbire Türkiye kamuoyunun merkezine oturmuştur. Popülaritesi düşen Demirel ise “şapkasını alıp giden adam” olarak algılanmaya başlanmıştır...
14 Ekim 1973 tarihinde yapılan seçimlerinden CHP, hiç
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA
Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir.
Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Bu arada, bir büyük, bir anlatılmaz, bir dehşetli faciayı da sana hatırlatmak istiyorum. Benim Mehmet Akif Ersoy'u ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun. O bir destan adamdır. Bir karakter abidesidir. Mehmet Akif İstanbul'dan Ankara'ya Ali Şükrü Bey'le birlikte gelmişti. Ali Şükrü Bey muhalif olduğu için öldürülmüştü. Mehmet Akif'i de Atatürk, muhalif milletvekillerinden biri olarak düşündü ve Meclisi feshedince onu yeniden milletvekili yapmadı. Bir milletin İstiklal Marşı'nı yazan, Çanakkale Zaferi'ni destanlaştıran Akif gibi bir adam sokağa atılır mı? Attılar. Sonra ona hiçbir devlet dairesinde vazife vermediler. Emekli maaşı da bağlamadılar. Peki, yedi nüfuslu Akif ne yapacaktı? Mendil açıp dilenecek miydi? Bir de tutup arkasına iki polis taktılar. Onu bir vatan haini gibi gördüler. "Sen git de biraz kumda oyna!" diyerek alaya aldılar Mehmet Akif de bin parçaya bölünerek Mısır'a gitmek mecburiye tinde kaldı. Edebiyatımızın, tarihimizin yüz karası hadiselerinden biridir bu. Unutma!
Hamdullah Suphi’nin bu mektubunu sadeleştirerek veriyoruz:
“Pek aziz ve muhterem efendim,
İstiklal Marşı için açılan yarışmaya katılmamanızdaki sebebin giderilmesi(para ödülü meselesi) için pek çok tedbirler vardır. Almancımıza ulaşmamız için yüce üstat kişiliğinizin istenen şiiri yazması,son çare olarak kalmıştır. Asaletli endişenizin gerektirdiği ne varsa hepsini yaparız. Asaletli endişenizin gerektirdiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu etkili telkin ve heyecanlandırma vasıtasından mahrum bırakmamamızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbetimi arz ve tekrar ederim efendim.”
Hem Hamdullah Suphi’nin ricası hem de Balıkesir milletvekili Hasan Basri Çantay’ın iknası sonucu Akif, marşı yazmaya karar verir.
"Meclis İstiklal Marşı'nı alkışlar ve gözyaşları arasında kabul ederken de cebinde Zonguldak milletvekili Hayri'den borç olarak aldığı 2 lirası vardı. Ve sırtında pardesü dahi yoktu."