"Coğrafya kaderdir." der İbn Haldun 1389 senesinde. Arz-ı kürenin en ihtişamlı, en gerçek lafıdır. Mukaddime'de geçer. Yani der ki, ırk diye, milliyet diye birşey yoktur. Coğrafya vardır. Yani der ki, güneş kime daha çok vurursa o kavruk olur, güneşi az gören beyaz kalır. Yani der ki, başka diyardan birini yargılamadan, onun coğrafyasında kendiniz doğmuş gibi düşünün. İbn Haldun bunu beyan ettikten yaklaşık 400 yıl sonra ademoğlu farklı diyarlarda doğduğu için birbirini katletmeye başladı. Farklı diyarlarda doğduğu için diğerlerini hor görmeye, kendini üstün tutmaya başladı. "Nerelisin ?" sorusu literatüre girmiş en ayrılıkçı, en bedbaht sorudur. Ha soran olursa ben dünyalıyım.
// İbn Haldun, Mukaddime.
SERANAD iyi ki okudum dediğim sınıf kitaplığımın baş ucundan tuttuğum, okurken pek çok satırın altını çizdiğim; sınıfındaki okuma etkinliği saatlerinde altını çizdiğim cümleri öğrencilerimle paylaştığım, öğrencilerimle duygu bütünlüğü yaşadığım özel bir romandır.
Zülfü Livaneli'nin dokunaklı bir aşk hikayesi anlatmasına rağmen aşk romanı
Aptallara göre insan ırk ,cinsiyyet ,milliyet,yaş ,statü,reng ,din ve dil başta olmakla 8 katogoriye ayrilrlar .Halbuki olay bu kadar komplike değildir. İnsanlar sadece 2 ye ayrılırlar. İyi insanlar ve kötü insanlar.
A.E.
Şimdiki zaman da olan gelecekte yok olmaya mahkum olan düzen
Aşiret, kabile, kavim, milliyet, renk ve toprak asabiyeti geri kalmışlık, düşüklük belirtisidir. İnsanlığın ruhsal düşüşlere uğradığı dönemlerde ortaya çıkan cahili bir olgudur.
Eğer bana " Hâlin bedbahttır, Türklük yani kavmiyet (soya bağlılık), milliyet fikrini bırak da saadete nail ol" deseler, bu yüzden gelecek saadete, bedbahtlığı tercih ederim.
Her şey ölmek zorunda gerçek bu. İnsan hep bu umut olduğunu ve ölümün üzerinde yaşayabileceğini düşünmek ister. İşlerin daha iyiye gideceğine inanmak insana özgü bir rüyadır ki bu da insana özgü işlerin iyiye gitmeyeceğini göster. Her şey ölür gerçek bu.
Denilebilir ki, “Masa da Masaymış H a” şiiri, sadece bu şiir, Cansever’i, Ahmet Muhip, Oktay