Mevlana
Oraya gitme demedim mi sana,  seni yalnız ben tanırım demedim mi?  Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?  Bir gün kızsan bana,  alsan başını,  yüz bin yıllık yere gitsen,  dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?  Demedim mi şu görünene razı olma,  demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,  onu süsleyen, bezeyen ben'im
Bayan Değil Kadın!
Bir karar aldım. Artık “bayan” diyenlere “şarz” demiş muamelesi yapacağım. Cep telefonları Türkiye’ye geldiğinden beri onları her gün “şarj” ediyoruz. Neredeyse 20 yıl oluyor. “Kişi, 20 yılda bir sözcüğü öğrenememişse mesafeli durmak gerekir” diye düşünürüm; 50 metreden fazla yaklaşmam, uzaktan severim. Bugün düşündüm de, kadınlar şu anki
Reklam
Sohrab Sepehri
Temaşa Suresi 29OCA Andolsun temaşaya Ve sözün başına Ve zihinden uçuşuna güvercinin Ki bir kelime var kafeste Sözlerim bir parça çimenlik gibi açıktı
Zaten her şey bir umutla başlamıyor muydu? İnanmak bir umut ; kendine,insanlara,tanrıya. Aramak bir umut; bulmak için doğruyu. Konuşmak bir umuttu ; duyulmak,anlaşılmak için. Yazmak bir umuttu; sessizlik içinde kaybolanlar için. Çocuklar gibi deliler gibi gülmek bir umuttu; dünyaya kazık atmak için. Dünya bir umuttu; Belki o güzel günler gelecekti hani şu motorları mavilikleri sürüp orayı da kirleteceğimiz günler. Mutluluk bir umuttu; herkesin aradığı ama bulamadığı,bazen yanından geçerken farkına bile varmadığı. Peşinden koştuğu ama tam o yorulunca kovalamayı bıraktığı. Sevmek bir umuttu; saf,çıkarsız öylesine gönülden. Ama artık çok geride kalmıştı hatta "bizim zamanımızda" diye başlayan cümlelerin içine kadar gitmişti. Sevmek çağa ayak uyduramamıştı ama insanlar bu çağda onun bile sahtesini yapmayı başarmıştı. Çin malı 3-5 günde bozulan sevmeler çıkmıştı ortaya. Güven de bir umuttu; herkesin kuyruk acısı vardı bir yerlerden. Güvenilir insan peygamber efendimizin dediği gibi parmaklar gösterilecek kadar azdı. Onlar zaten parmakla gösterilecek ortamlarda bulunmazdı. Güven de asrın can çekişenleri arasında yerini çoktan almıştı. Bir çok hastalığa çare bulunmuş ama güvensizliğe merhem yoktu,7 milyarda 1 görülen hastalığa yakalanmıştı güven. Velhasıl yaşamak bir umuttu; masum çocuklar katledilirken, Dünyanın bir yerlerinde açlıktan ölen çocuklar varken, her yerde masumları hedef alan bombalar patlarken ve bunlar her zaman Müslümanların başına gelirken,bir umuttu yaşamak hatta belki de bir umuttu ölmek. #öyle işte
Aşık Sümmani
Ervah-ı ezelde levh-i kalemden Bu benim bahtımı kara yazmışlar Bilirim güldürmez devr-i alemden Bir günümü yüz bin zara yazmışlar Dünyayı sevenler veli değildir Canı terk edenler deli değildir İnsanoğlu gamdan hali değildir Her birini bir efkara yazmışlar Nedir bu sevdanın nihayetinde Yadlar gezer yarın vilayetinde Herkes diyarında muhabbetinde Bilmem bizi ne civara yazmışlar Olaydım dünyada ikbali yaver El etsem sevdiğim acep kim ne der Bilmem tecelli mi yoksa ki kader Beni bir vefasız yara yazmışlar Yazanlar Leyla'yı mecnun kitabın Sümmani'yi bir kenara yazmışlar
Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden su taşırmış evine.. Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış... Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve..Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak
Reklam
1.000 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.