İnsan, yaşlanınca anlıyor kimi yalanlara inanmak gerektiğini.
Sinek Sarayı
Bilmediğimi söyledim. Anlatmaya başladı: - Trakya köylerinde evin baş köşesinde durur. İncecik çöplerden yapılmış, minyatür bir Uzak Doğu tapınağını andırır. Üstünü renk renk, küçücük çaput parçaları süsler, rüzgârda kımıl kımıldır. Suyun dibinde balıkların kandığı olta tüyleri gibi, sinek sarayının görevi de sinekleri üstüne çekmektir. Evin içindeki sinekler bu kımıl kımıl ince sarayın üstüne toplanırlar, renkli çaput parçalarına, incecik çöplere pislerler. Evin diğer eşyaları, bir ölçüde temiz kalır.
Reklam
Onurun aşırısı da onursuzluğa mı dönüşüyordu acaba? Sevgi gibi?
Hep tek başımaydım insan yığınlarının arasında ve bunu kutlamaya değerdi.
Bir zamanlar devrimci, gerici, sağcı, solcu ayrımlar olduğunu sanırdım. Şimdi bu tanımların yapay sınırlar olduğuna inanıyorum: Hepsi aynı heyecanı ve gaddarlığı paylaşan, aynı insanlar bunlar. Düşünce yapıları, yasak ve mübahları, ahlakları, değer yargıları özdeş. Rastlantısal bir seçimle, o ya da şu kampa ayrılıyorlar. Oysa kocaman sandığımız aykırılıkları, aslında birer ayrıntı.
Ne kadar çok bekliyordu buranın insanları, Erkekler kahvelerde, kadınlar pencerelerde, hep bekliyorlardı.
Reklam
958 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.