Kalbe giden yol hâmûşâne yürünür
"Mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebîlâ" . "Kalpten kalbe bir yol vardır."
Sayfa 12 - III. Murad/Muradi - Profil KitapKitabı okudu
Osmanlı'da asıl olan vermekti. Ahi teşkilatının bir düsturudur, "Elini açık tut, kapını açık tut, sofranı açık tut ve gönlünü açık tut." Cimri olma, insanlar evine gelsin, sofranda yiyip içsinler, gönlünü kapama zira gönülden gönüle yol vardır. "Mine'l-kalbi ile'lkalbi sebîlâ." Osmanlı toplumunda sadaka verilecek adam bulunmazdı. İhtiyacı olup da isteyemeyen sadaka taşlarında bulurdu...
Sayfa 90 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fi'l -kalbi mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebîlâ (Kalpten kalbe yol vardır) Görülmez
Bu konuyla ilgili dervişâne bir nükte de şudur: İki der viş varmış; bir araya gelir, sohbet eder, halleşirlermiş. Fakat "mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebila" hükmü uyarınca, her ne varsa kalpleri arasında gider gelir, fazla söze hacet olmazmış. Ara- larındaki konuşma şöyle cereyan edermiş: Bir an gelir, birisi diğerine "Ya..." dermiş; bir on beş yirmi dakika geçer, diğeri buna cevap verirmiş: "Ya..." Yani arada bir, birer defa "ya" diyorlar sadece. Sohbet böyle devam ediyor. Bir gün onlar- dan birinin misafiri gelmiş, sohbete dâhil olmuş. Sıra kendi- sine gelince şöyle demiş: "Ya! Ya!" İki defa. Diğer derviş, arkadaşını bir kenara çekip "Bu arkadaşı bir daha getirmeyin. Geveze..." demiş. İki defa "ya” denmesi gevezelik sayılıyor.
194 öğeden 261 ile 194 arasındakiler gösteriliyor.