Bu konuyla ilgili dervişâne bir nükte de şudur: İki der viş varmış; bir araya gelir, sohbet eder, halleşirlermiş. Fakat "mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebila" hükmü uyarınca, her ne varsa kalpleri arasında gider gelir, fazla söze hacet olmazmış. Ara- larındaki konuşma şöyle cereyan edermiş: Bir an gelir, birisi diğerine "Ya..." dermiş; bir on beş yirmi dakika geçer, diğeri buna cevap verirmiş: "Ya..." Yani arada bir, birer defa "ya" diyorlar sadece. Sohbet böyle devam ediyor. Bir gün onlar- dan birinin misafiri gelmiş, sohbete dâhil olmuş. Sıra kendi- sine gelince şöyle demiş: "Ya! Ya!" İki defa. Diğer derviş, arkadaşını bir kenara çekip "Bu arkadaşı bir daha getirmeyin. Geveze..." demiş. İki defa "ya” denmesi gevezelik sayılıyor.
Mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebîlâ, kalpten kalbe giden bir yol vardır, diyor şair.
Bu varken, gönülden gönüle anlaşılıyorken söz de neyin nesi, söze hacet yoktur manasında.
Gönlümüzden geçen her güzel şeyin gerçeğe dönüşmesi dileğiyle..
lll.Murat analım bu sabah;
" Fi'l-kalbi mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebîlâ. "
(kalpten kalbe yol vardır)
Günaydın...