Sevdalanmaya gidiyormuşum meğer... Bunu daha önce bir kahin bana söyleseydi, kuşkusuz geri dönmeye kalkmazdım, ama bu sevdanın nerede, nasıl karşıma çıkacağını düşünmekten belki de olayların sırasını bozardım, zamanı alt üst ederdim. Geleceğimizi bilmemektir bizi zamanın içine sokan. Yoksa bir gün dizlerine dokunur dokunmaz onun soyunuvereceğini
Edirnekapı'da kırmızı ışıkta tıkanmış trafikte beklerken cep telefonum çaldı. Telefona baktım. Çok sevdiğim değerli bir dostum arıyor. Nerede olduğumu sordu. Durumu bildirirken şöyle bir şey söyledim: - Edirnekapı kabristanının orada trafikte servis aracının içindeyim. Bana dedi ki: - Bak kabristandasın. Bir şeyin de içindesin. Ama o şey lahit değil de minibüs. Şükretmelisin. - !!!
Reklam
Minibüs beklerken...
Bir geçti... Dolu! Bir diğeri daha, yine dolu!.. Üçüncüsü keza!.. Dördüncü... Aman, acaba boş mu? Gözüm görmüyor, heyecanımdan düşeceğim... Evet, evet, boş!
Minibüs beklerken...
Bir geçti... Dolu! Bir diğeri daha, yine dolu!.. Üçüncüsü keza!.. Dördüncü... Aman, acaba boş mu? Gözüm görmüyor, heyecanımdan düşeceğim... Evet, evet, boş!