Gözlerinin deminde demlenir kalbim… Ağır ağır çıtırdayan bir soba misali, İçten içe yanan bir köz gibi… Neye yarar ki sözlerim, Gülüşünün karşısında, Boynu bükük bir kuş misali, Karanlıkta evini arayan, Bir çocuk gibi, Dururum öylece dinlerim sesini. Çenenle omuzun arasındaki, O minik yer benim. Saçlarını perde yap ki, Bozulmasın huzurum, Görmesin kimseler sevdiğim. Bilirsin sende, Seni söyler sözlerim, Ve seni saklar içinde şiirlerim…
Rilke en bilindik öykülerinden birinde kılıçla kalemi konuşturur. Kılıç, kalemi aciz ve yetersiz bulmakta, kendine olan güvenine anlam verememektedir. Kalem; ikisinin de toprağın altından geldiğini ve ikisini işleyen ellerin de aynı eller olduğunu söyleyerek, benzerliklerini dile getirmek istese de kılıç farklılıklarını öne çıkarmakta kararlıdır... Sonunda bir el kaleme uzanır ve barış anlaşmasını imzalar. Kalem ne kadar kırılgan ve naifse, kılıç da o denli vakur ve heybetlidir. Emily Dickinson'ın fırtına ve kuş metaforundan bize kalan da budur... Umut; minik, tüylü bir kuş... Fırtına da zorlu insan doğasının ta kendisidir; En zorlu mevsimlerde, kuş tünediği ruhun dallarına sıkıca tutunmuştur... Tek istediği o tatlı ezgiyi söyleyebilmektir. Ümit, ümidini hiç yitirmeyecektir... Ümit deyince aklıma gelen şu nefis dizeler de 'kılıç gibi bir kalem'le yazılmıştır :) "Umut! sevgili! iyiliksever umut! Küçümsemezsin yasta olanın evini, Ve asaletle, sevinçli bağlılıkla, hükmedersin Ölümlülerin ve göğün güçlerinin arasında. Neredesin? Az yaşadım; ama soğuk esiyor Akşamım daha şimdiden. Ve dilsiz, gölge misaliyim, Burada; ve ezgisiz kalmış Kalbim dinleniyor göğsümdeki Ürpertilerin arasında." Hölderlin
Reklam
Zavallı kalbim, minik bir kuş gibi çırpınıp kaçtı göğüs kafesimden, geldi avucumun içinde attı. Kalbim, benim harap yüreğim, dile kolay altmış dokuz senedir, ne heyecanlara, ne azaplara rağmen vazgeçmedi çalışmaktan. Benimle birlikte tasalandı, yaşlandı, yavaşladı, marazlandı, ama durmadı dirayetli, gayretkeş kalbim.
Sayfa 25
Zavallı kalbim, minik bir kuş gibi çırpınıp kaçtı göğüs kafesimden, geldi avucumun içinde attı..
zengin bir tüccar, altın fiyatına minik bir bülbül bir satın almış bülbüller sıradan kuşlardan olmadıkları gibi adamın satın aldığı bülbül çok daha farklıymış sabahtan akşama kadar hiç ama hiç yorulmadan en içli sesiyle ötüyor ve onun şarkısı tüccarın evinde yaşayan herkesi tam kalbinden vuruyormuş bülbülün sesi kimini neşelendiriyor kimini
Zavallı kalbim, minik bir kuş gibi çırpınıp kaçtı göğüs kafesimden, geldi avucumun içinde attı.
Reklam
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.