(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ) “ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede
Minik bir kuş kalbim
Minik bir kuş gibi kalbim Kıpır kıpır yerinde duramayan bir kuş Sanki bütün evin içi minicik kuşlarla dolmuş Dışarıya ne kadar kış gelmiş olsa da Sanki bütün ağaçlar yaprak açmış...
Reklam
Temmuz 2018 Deneme/Hikaye Etkinliği
Yazar:
ZİNE ÖZKAN
ZİNE ÖZKAN
Hikaye Adı : Uçuş Hikayem Link: #31432300 Müzik Parçası : Primavera 3 ,2 ,1 ! Biri duyduktan sonra herşey yok olmuştu meşe ağacı ve ona giden yol dışında herşey. Kalbim büyük bir coşkuyla o koca iki saniyenin geçtiğini haykırıyordu. Tüm gücümle pedal çevirmeye koyuldum. Meşeye
Temmuz 2018 Deneme/Hikaye Etkinliği
Yazar:
ZİNE ÖZKAN
ZİNE ÖZKAN
Hikaye Adı : Uçuş Hikayem Link: #31432300 Müzik Parçası : Primavera 3 ,2 ,1 ! Biri duyduktan sonra herşey yok olmuştu meşe ağacı ve ona giden yol dışında herşey. Kalbim büyük bir coşkuyla o koca iki saniyenin geçtiğini haykırıyordu. Tüm gücümle pedal çevirmeye koyuldum. Meşeye
...Gündüz gördüğüm kuşu hatırladım. Minik kuş, yavrusunu ağzıyla besliyordu. Kuşun analık duygusunda çırpındım. Bir küçük kuş kadar analığın şefkatli dünyasında bir bebeği hissedememek yüreğimi sızlattı. Şu ana gibi bir yavrum olsaydı, onu Rabbime adasaydım. İçimde kemre tutmuş yarama minik bir kuşun gagası değdi. İçin için kanadı analık duygularım. Küçük yuvada kaldı hayalim. Kalbim hasretin soğuk bahçesinde bir kuş gibi kanat çırptı. Ruhumda derin bir mağara yalnızlığı. İki dağ arasında yankılanan bir sesin içinde kaldım. Önce bir dağdan geliyordu ses: Anne! Anne! Sonra bir diğer dağdan yankılanıyordu: Anne! Anne! Ses iki dağın siyahi yalnızlığında tüm duygularıma çarpıyordu: Anne! Anne! İçim kavruldu. Çaresizdim...
Sayfa 10 - Timaş, 3. Baskı, 2018
SOLUNGACINA BETON BAĞLI BALIK
Gerçek mi rüya mı ayirt edemediğim incecik bir çizgide yürüyordum. Rüzgara bile direnemeyen kuş kadar hafif bedenimi zar zor taşıyan minik ayaklarım, benden bağımsız olarak takip ediyorlardı o çizgiyi. Gözkapaklarımı kapatamıyordum. Sanki üstten biri açık tutuyordu onları. Bir kuklaymışım da birisi tarafından yönetiliyormuşum gibi... O birisi,
Reklam
Zavallı kalbim, minik bir kuş gibi çırpınıp kaçtı göğüs kafesimden, geldi avucumun içinde attı. Kalbim, benim harap yüreğim, dile kolay altmış dokuz senedir, ne heyecanlara, ne azaplara rağmen vazgeçmedi çalışmaktan. Benimle birlikte tasalandı, yaşlandı, yavaşladı, marazlandı, ama durmadı dirayetli, gayretkeş kalbim. Taşıdığı yükün altında ezilip de sahibini yarı yolda bırakmadı.
Doğan KitapKitabı okudu
Mehmet Zâhid Eser
BİR SERÇE MASALI "Âşkın kanatlarına sahibim ve uçmasını öğreneceğim. Kalbim uçuş denemelerine başladı bile." diyordu minik serçe. Sabırsız her kuş yavrusu gibi o da yuvasında kanatlarını gökyüzüne doğru açmış, çırpıyor da çırpıyordu. Havalansa ilk uçuşunda yere çakılacağından habersiz, o narin kanatlarını sadece çırpıyordu. Bilse her uçan yavrunun havadayken veya konduğu ilk dalda bir hedef hâline geldiğini, belki de geciktirirdi uçmayı yavrucak. Hayât dediğin denemelerle, hatâlarla, deneyimlerle şekil alırdı ve yavrucak da bunları yaşarayarak görecekti. Uçtukça güzellikleri görecek, tehlikelerin içinden geçecek, belki de bir avcıya kurban olacak ya da bir kapana yakalanıp özgürlüğünden olacaktı. Ama aklında sadece uçmak ve kanatlarının verdiği hür olma duygusunu hemen tatmak istiyordu: "Bu küçük yuvamdan havalanırsam eğer, kanatlarımın götürebildiği her yere gitmek istiyorum." diyordu sadece. Ve vakit gelmiş, bir deneme gerçekleştirmişti. Açtı kanatlarını, olabildiğince hızlı bir şekilde kanatlarını çırpmaya başladı ve boşluğa bıraktı kendini. Ama hiç hesap etmediği bir şey olmuştu. Her şeyi tam gibi görünse de sol kanadı kırıktı. Umutları yarım, hayâlleri o boşlukta asılı kalmıştı. Gökyüzünde süzülmesi gereken yavrucak, şimdi yere doğru son sürat düşüyordu. Uçsuz bucaksız uçmaya vesîle olacak kanatların yerini artık sonsuzluğa uçuşun kanatları yer alıyordu. Uçmak bir eylem, düşmek bir kâder ve vuslat ise kaçınılmaz bir gerçek...
264 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Sarsıcı Bir Roman
#okudumbitti #boyalıkuş Nerden başlasam, nasıl anlatsam? Kitaba başlamadan önce hakkında duyduklarım vardı elbet ama ben de bir küçük araştırma yapmıştım hem yazar hem kitapla ilgili. Edebiyat dünyası bu kitapla ilgili "II. Dünya Savaşını en gerçekçi anlatan roman" görüşünde birleşmiş. Haklılar mı? Şüphesiz haklılar ama eksik olan bir tarafı var bu görüşün. Boyalı Kuş, savaşın içini anlatmıyor, savaşın kıyısında yaşananları, savaşın dolaylı izlerini gözler önüne seriyor. Hele ki bunları küçücük bir çocuğun gözünden anlatması romanı en üst seviye gerçekliğe taşıyor. Bu kitapta nefret var, şiddet var, işkence var, eziyetlerin türlü çeşitlisi var. Taraflar var, tarafını seçemeyenler var. Yollar var, yolunu bulamayanlar var. Dinmeyen bir öfke, bitmeyen bir düşmanlık var. Cehalet var hem de en koyusundan. Sevgi mi? Ah o yok işte. Var ama 7 yaşındaki bir çocuğun kalbi kadar ancak... Dünya kocaman bir nefret diyarıyken minik bir yürekteki sevgi, sevme ve sevilme arzusu... Okurken zorlandığım bir kitap oldu Boyalı Kuş. Kalbim söküldü, durup nefes alma ihtiyacı duydum pek çok kez. Tavsiye eder miyim diye sorarsanız, ederim ama sorumluluk almam. Karar sizin. Kendinizi iyi hissettiğiniz bir vakit belki... Okuyakalın...
Boyalı Kuş
Boyalı KuşJerzy Kosinski · E Yayınları · 20184,556 okunma
Zavallı kalbim, minik bir kuş gibi çırpınıp kaçtı göğüs kafesimden, geldi avucumun içinde attı.
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.