Çok garip bir duygu geçirdim bu kitabı okurken. Sanki okuduğum bir kitap değil de gizlice bulduğum bir defterdi. Zaten kitabın kurgusu da böyle. Bir Çocuğun günlüğü. Enrico kendi duygularını, gözlemlerini, çıkardığı dersleri, hatalarını ve başka hislerini yazmış defterine. Biz de o minik ellerle yazılan defteri okuyor ve o an olan olayların içinde
Selam kitap dostları gerçek ve şifa dolu bir hikaye ile karşınızdayım
Yazarın ve doğum sırasında kanalda sıkışıp, sonrasında serebral palsy tanısı alan oğlunun hayatını ve mucizelerini okuyoruz.
Bir anne olarak empati yapmaktan helak oldum okurken. İnanılmaz bir mücadele ve kabul ve akış var bu kitapta. İnanılmaz samimi bir şekilde açmış kalbini
zengin bir tüccar, altın fiyatına minik bir bülbül bir satın almış bülbüller sıradan kuşlardan olmadıkları gibi adamın satın aldığı bülbül çok daha farklıymış sabahtan akşama kadar hiç ama hiç yorulmadan en içli sesiyle ötüyor ve onun şarkısı tüccarın evinde yaşayan herkesi tam kalbinden vuruyormuş bülbülün sesi kimini neşelendiriyor kimini
Kitap 250 sayfa ama okunup geçilecek satırlar yok. Yani tarihe damgasını vuran birçok olaylar ve kişiler var. Haliyle bazı isimleri bilmediğim için sürekli araştırarak okudum. Benim için oldukça faydalı bir okuma oldu çünkü bu sayede yeni bilgiler de edinmiş oldum.
Kitap, 1 Mayıs 1977'de Taksim'deki 1 Mayıs katliamının ertesi günü ağaçta asılı
YAŞ 5
Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.
YAŞ 7
Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
YAŞ 12
Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.
YAŞ 13
Annemle babamın elele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini