Erlend Loe, Andreas Doppler'in hikayesini anlatıyor bu kitabında. Başarılı bir aile babası olan Doppler’in bir gün ormanda dolaşırken bisikletten düşmesiyle bir aydınlanma yaşıyor. Ormanın ona verdiği huzuru hissediyor. Hiç tanımadığı babasının ölümü, hayatın durmak bilmeyen telaşı, beynini kemiren anlamsız çocuk şarkıları derken ormanı kaçış yolu olarak kullanıyor. Artık fatura ödemeyeceğim! Diye düzene baş kaldıran Doppler yavru geyiği Bongo ile birlikte ormanda bir düzen kuruyor. Ay ay Doppler’in ormandaki yaşamını okuyoruz ve okudukça sorguluyoruz. Alt metni bir o kadar kuvvetli olsa da okurken biraz sıkıldığımı da söylemek isterim. Belki yanlış zamanda okumuşumdur bilmiyorum. İlerleyen dönemlerde tekrar okuyup keyifle okuma için bir şans daha vermek istiyorum. Günümüz dünyasında yeni banyo için fayans seçimi gibi banal düşüncelerden kaçacak, tüketim çılgınlığına bir son verip sadece gerektiği kadar sade ve öz yaşam şansını ormanda yakalayamayacağımız için kendimize Doppler gibi bir orman bulmalıyız. Kiminin ormanı gerçek bir orman olabilirken kiminin kitaplar, kimininde huzur bulduğu bir sahil kenarı olabilir.. Tek ortak nokta sadeleşmek ve içimizi kemiren saçma düşüncelerden, düzenden uzak kalarak minimalist bir yaşam sürmek.