“Seni ışıltısız seviyorum”
Bu sözü kitapta gördüğüm andan itibaren düşünmeye başladım. Sevgi bu dünyada bize verilen belki de en güzel duygulardan birisi. Ben yokluğunu düşünemiyorum adımlarımı sevgiyle atarım, bu sadece insan sevgisi de değil her şeyi sevmek…
Attığın adımı, yürüdüğün yolu, soluduğun havayı…
Sana hiç bir çaba göstermeden
YouTube kitap kanalımda Kötü Çocuk kitabını yorumladım! : ytbe.one/q-_bzyWLIGI
Işıltılı hayatlar, bol bol ergenlik hormonu, mutasyonla üretilmiş domatesler ve en çok da kendisini dünyanın en bad boy’u zanneden ERRRKEKKKKler… İşte bunların hepsi Kötü Çocuk kitabı arkadaşlar.
İncelemeye başlamadan önce yine şunu söylemem gerek. Bu
Bir de şu laf: "Hayat devam ediyor!"
İstanbul sakızı mübarek. Herkesin ağzında. Mis kokulu sanıyorlar. Değil.
"İllet bi bişey."
Anladık, devam ediyor, da, nasıl devam ediyor, soran, anlayan yok.
DİKKAT! BU İNCELEME TEHLİKELİ OYUNLAR İÇERİR.
"Bütün dünya bir sahnedir.
Ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu; girerler, çıkarlar.
Bir kişi birçok rolü birden oynar."
Shakespeare
Oğuz Atay'ın okuduğum ikinci kitabı ve ben yazarı çok beğendim. Kullandığı dili, ustalık isteyen mizahı ve
Çocukluğumun geçtiği mahalleye çok çok uzun yıllar sonra tekrar gitmek nasip oldu.Oturdugumuz sokak çıkmaz sokaktı.O sokağın başına geldiğimde sanki bütün hatıralarım iyisiyle kötüsüyle yavaş yavaş zihnimde canlanmaya başladı.Epeyce bir zaman sokağın başında kalakaldım.O beton sokakta oradan oraya koşan çocukların kendim olduğu günler tekrar
Merhabalar!
Tam 5 ay önce okumaya başladığım ve 4 defa okumaktan vazgeçip, sonunda bitirdiğim bu kitabı sırf çok okunuyor diye bende kendi düşüncelerimi yazmak istedim.
Yazarın bu kadar çok Klişeyi bir araya nasıl getirdiğini merak ediyorum. :))
Bu aşk mı? Asla değil. Olsa olsa takıntı ya da bağımlılık. Başka türlüsü benim düşünce yapıma ters.
Selamün aleyküm Ya Kitap ehli
İnsan inandığı gibi yaşamalı öyle değil mi? ya da biraz devrikleştirirsek inandığını yaşayana insan denir...
Bir sorumluluğunuz var, kısıtlı süreniz, dönüşü olmayan.
Elinizden geleni yapınca mesrur olacağınız ama gayretinizi esirgediğiniz de ise en bedbaht hâle düşeceğiniz...
Peki ya menfaatlere gelelim, sevgiyi
İnternet aşkları patladı gitti. Çünkü kolay, pratik maliyetsiz ve basit. Mesela oturduğun yerden iltifatlar yuvarlayabilirsin. Konuyu istediğin yere getirebilirsin. En güzel ve makyajlı fotoğrafı profil fotoğrafı yapabilirsin. Boyun mu kısa? O da basit, boyunu göstermemek için sadece boyun üstü fotoğraflarını gösterebilirsin. Mesleğine “ üst düzey yönetici yazar, "ben kalınım oğlum" görüntüsü verebilirsin. Birine bakıp çıktığın mekânda ordaymış gibi check-in yapar, mağazada, ya da benzeri yerlerde denediğin kıyafeti, elektronik cihazı da almışsın gibi pozlar verebilirsin.
Sürekli keşfedilmeyi bekleyen Hint kumaşıymış gibi anlatabilirsin mesela kendini.
Eski ilişkilerin soruldu mu çekinmeden hemen onları suçlar, Hiç hatan yokmuş gibi anlatabilirsin.
Hatta, tek suçum çok değer vermekti diyecek kadar da egolu olur. Ben suçun bile asilini işlerim diyebilirsin. Baklavalı karnını, trafikte arabanı, çok arkadaşın varmış gibi ortamını, çok yoğun çalışıyormuşsun gibi havanı hiç eksik etmeyebilirsin. Sürekli çok değer vermekten ve çok sevmekten zarar görmüş mağdur edebiyatı da yapabilirsin. Her konuda “ben farklıyım” görüntüsü de çizebilirsin. Hatta bir de güvensizlikten bahseder, toplumun bozulduğundan yakınabilirsin. Daha ne olsun? Oh, mis. :D
Bu incelemeyi okuyun çünkü ağır incittiniz yüreğimi!
Bir kitaba başlamadan önce o kitabı okuyanların düşüncelerini merak eder, kitabın sayfasına girer bakarım. Nitekim bu kitap için de öyle yaptım. Öyle güzel düşünce ve alıntılar vardı ki hemen okumaya başladım eseri. Ama o da ne! Okuduktan sonra fark ettim ki kitaba ait diye paylaşılan