Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
He shakes his head, eyes burning into mine. "You're not a problem, Misery. You're a privilege."
Sayfa 380 - LoweKitabı okuyor
“Misery.” His voice is soft. Faintly amused. There is a solemn shine in his eyes. “We ARE the consequences.”
Sayfa 277 - Lowe and MiseryKitabı okuyor
Reklam
“My smell. Do I smell like…?” “Mine.” It’s a rumble in his throat. “You smell like you’re mine, Misery.”
Sayfa 192 - Lowe & MiseryKitabı okuyor
This Be The Verse
They fuck you up, your mum and dad. They may not mean to, but they do. They fill you with the faults they had And add some extra, just for you. But they were fucked up in their turn By fools in old-style hats and coats, Who half the time were soppy-stern And half at one another’s throats. Man hands on misery to man. It deepens like a coastal shelf. Get out as early as you can, And don’t have any kids yourself. BY PHILIP LARKIN
399 syf.
7/10 puan verdi
Eski yaralarının izini bir şekilde kapatabildiğini sanan bir kadının çok zor bir durumda ve yalnız kalmasını konu edinen psikolojik korku türünde güzel bir kitap. Kitabı maalesef filminden sonra okumak talihsizliğini daha ilk sayfalarda anladım. Ama film o kadar kötüydü ki olayın sadece ana teması olarak aklımda yer etmesine şükrettim. Yalnız kalmak üstüne bir de zor durumlarda yalnız kalmak kendi karanlık iç yolculuğumuza emniyet kemeri takmadan seyahat etmek gibidir. Sağ kurtulmak ise alınan hasarların geleceği tek başınıza şekillendirememenize katkısı büyüktür. Filmlerde ve bu kitapta kahramanın o iç yolculuğa seyahat etmesinin kurtuluşunun tek seçeneği olduğunu bize çoğu zaman gösterirler. Aslında kendinle barış içerisinde olmak, geçmişini kabul etmektir sanırım olay. Kitaptan bahsedecek olursam bir tür misery benzeri diyebilirim. Ama onun kadar etkili değil son bir kaç bölümde ise korku faktörünü ete kemiğe büründürmesiyle sarsıcıydı. Reading slumptan çıkmak için güzel bir fırsat, yine de pek etkili bir ilaç sayılamaz.
Oyun
OyunStephen King · Altın Kitaplar · 20071,206 okunma
Reklam
Ay ağlayacağım şimdi...
I had nightmares sometimes, where I’d dream that nothing over the past year had happened, and I was still in that L.A. apartment…all alone. Walker was always there though, waking me up and reminding me that I’d never be alone again, because he owned me body and soul. If this was a dream, it was one that I never wanted to wake up from. I would have gone through a million years of misery as long as I ended up with him. I thought about fate alot, about how the tides could turn and change…about how one moment, one decision…could change your whole life… Like what had happened when I’d gone to Maddie’s wedding…and I’d left with…the pucking wrong date.
And one asks oneself where are one's dreams. And one shakes one's head and says how rapidly the years fly by! And again one asks oneself what has one done with one's years. Where have you buried your best days? Have you lived or not? Look, one says to oneself, look how cold the world is growing. Some more years will pass, and after them will come gloomy solitude; then will come old age trembling on its crutch, and after it misery and desolation. Your fantastic world will grow pale, your dreams will fade and die and will fall like the yellow leaves from the trees…. Oh, Nastenka! you know it will be sad to be left alone, utterly alone, and to have not even anything to regret—nothing, absolutely nothing … for all that you have lost, all that, all was nothing, stupid, simple nullity, there has been nothing but dreams!" Şimdi “Hani hayaller?” diye sormaktan kendimi alamıyorum. Baş sallayıp: “Yıllar ne çabuk geçiyor…” demekten başka çare yok. Bu kez yeni bir soru karşınıza dikiliveriyor: “Peki ama, geçen yıllar, ömrün en iyi yılları ne olacak?.. Yaşadın mı, yoksa yalnızca yaşadığını mı sandın?.. ” İçinizdeki ses: “Bak, çevrende her şey nasıl gittikçe soğuyor…” demektedir. Umutsuzluk; yalnızlık içinde yıllar geçecek; sarsak ihtiyarlık bastonuna dayanarak karşınıza dikilecek. Her şey hüzüne, kedere bürünecek… Yaşadığınız o parlak dünya sönecek, hayaller, sarı yapraklar gibi bir bir dökülecek… Ah Nastenka, o zaman hem yapayalnız kalmak, hem de arkandan acıyacak bir şeyin olmadığını bilmek, –çünkü yitirdiklerinin hepsi değeri sıfır olan hayaller; ne kadar acı, değil mi?
Saga EgmontKitabı okudu
Kilise kundaklama şarkısı
"...I am so sick of hearing you preach about heaven All this bullshit about paradise ... As my mind slips away I see no end of this misery The only truth is myself I can't go on this way No! ..." ...Tiksindim cennet vaazlarınızdan Tüm ebedî saadet saçmalıklarınızdan ... Kayıp giderken aklım Ucu görünmez bu sefaletin Yek hakikat benim Yürüyemem bu yolda Hayır! ... Riya - Kıyamet open.spotify.com/track/3dOz9O0AJ...
Martin Seligman "We are wasting our life if we think our childhood has delivered present misery or if it has made us passive about the future." Şayet şu anki ızdırabımızın çocukluğumuzun armağanı olduğunu düşünüyor yahut bu durum bizi gelecek hakkında pasif kılıyorsa hayatımızı kendimiz mahvediyoruz demektir.
Reklam
I have no more to say, but linger still, And dare not set my seal upon this sheet, And yet I may as well the task fulfil. My misery can scarce be more complete: I had not lived till now, could sorrow kill; Death shuns the wretch who fain the blow would meet.
Misery'nin göğsüne dokundu, kalbinin güçlü ve düzenli atışlarını duydu. lan, "Sen ölseydin," diye fısıldadı. "Ben de seninle ölürdüm..." Genç kadın onun boynuna sarılarak fısıltıyla cevap verdi. "Sus, sevgilim." "Saçmalama. Ben buradayım. İşte, karşında... Haydi, beni öp. Eğer ölürsem buna sana karşı duyduğum istek neden olacak."
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Sadist - Stephen King Paul Sheldon, iki kez evlenmiş boşanmış, Coloroda'nun Sidewinder kentinde yasayan çok ünlü bir yazardı. Kar fırtınasında sarhos halde yola cikip kaza yaptiginda onu bulan kisi iki haftadır evinde bakan Annie Wilkes'dir. Hemşire olduğunu düşündüğü bu kadında bir gariplikler fark etmeye başlar. Annie Wilkes; yazarın tüm kitaplarını okumuş hayranıdır. Ama istediği sonun yazılmadığını düşünüp elinde fırsat varken yeni bir kitabı zorla yazdırmaya başlar. Çeşitli işkencelere maruz kalan Paul; Misery romanını yazmak için cabalar. Sayfaları okurken acıyı dehşeti sanki siz yasiyormussunuz gibi hissedip nefessiz kalıyorsunuz. Karşınızda tam bir psikopat var ve tedavi ettiğini ima edip size adeta türlü türlü işkenceler yapiyor. Okurken zorlandığım ve nefesimi tuttuğum çok oldu. Psikolojik gerilim türünü hakkıyla alan bir kitaptı benim için.
Sadist
SadistStephen King · Altın Kitaplar · 20184,542 okunma
487 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.