Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Napolyon'un Mısır'daki icraatleri:
Napolyon’un yayınladığı ikinci bildiride Mısır’ın o güne kadar Memlukler ve Osmanlı Devleti tarafından tahrip edil­diği, Fransız ordusunun Mısır’ı kurtarmak için geldiği, İslam dinine saygılı oldukları söyleniyor. Napolyon Mısır’da bir re­form hareketine de girişti. Beraberinde Mısır'a büyük bir kü­tüphane ve bir çok bilim adamı getirdi. Bu dönem de okullar ve mslatbaa açıldı, Mısır Haftası ile Mısır Postası isimli iki gazete çıkarıldı. Daha sonra 1821’de Mehmet Ali Paşa bu matbaadan hareketle Arap dünyasının en büyük matbaası olan Bulak matbaasını kurdu. 1828’de de Arap dünyasının ilk gazetesi olan Vakai Mısriyye yayınlandı.
Napolyon'un Mısır seferi nutku:
Napolyon Mısır’da doğrudan halka hitap etmiş ve aynı konuşmayı Arapça bastırdığı bir broşür olarak dağıt­ mıştır. Bu broşür besmele ve kelime-i tevhid ile başlamakta, Mısırlıların gönüllerini almak üzere Memluklar eleştirilmek­te ve şöyle devam etmektedir: "Özgürlük ve Eşitlik temellerine dayalı Fransız Cumhuriye­ti adına, Fransız güçleri kumandanı Bonapart’ ın tüm Mısır halkına duyurusudur: uzun süredir iktidarda bulunanlar Fransız milletini tehkir etmekteydiler... Memlukler tüm dünya­nın bu en güzel bölgesini yok ediyorlardı. Ancak Kadir-i mut­lak ve evrenin efendisi olarak Tanrı onların devletlerinin tah­rip edilmesini zorunlu kılmıştır. Ben buraya sırf sizin hakları­nızı o zalimlerden kurtarmak için geldim. Ben herşeye gücü ye­ten Tanrıya ibadet ediyorum ve Peygamberi olan Muhammed’ e ve kutsal Kur’ an ’a Memluklerden daha çok saygı göste­riyorum. Onlara söyleyin Tanrı karşısında herkes eşittir."
Reklam
Napolyon Bonapart liderliğinde Fransız ordusu 1798’de Mısır’a ayak bastığında Mısır’da halen M emluk egemenliği devam etmekteydi. 1790’larda Osmanlı Rus savaşı yüzünden Babıali Mısır’daki iç çekişme ve sorunlarla ilgilenemez du­rumdaydı. Napolyon’un Mısır seferi Osmanlı egemenliğine karşı cephe alan Kölemenleri yıpratarak burada yeni bir yö­netimin zeminini hazırladı. Napolyon donanmasıyla 19 Mayıs 1798’de Fransa’dan Doğu Akdeniz’e hareket ederek İs­ kenderiye’ yi ve Kahire’ yi işgal etti. Kölemenler Napolyon or­ duları karşısında yenildi. Amiral Nelson kumandasındaki İn­giliz donanması Abukır yakınlarında demirlemiş bulunan Fransız donanm asına 1 Ağustos 1798’de ani bir baskın yapa­rak Fransızları ağır bir yenilgiye uğrattı. Bonapart bir çok yönden sıkıştığı Mısır seferinin devamında Suriye’ ye sefer düzenlemeye karar verdi, ancak Akka kenti önünde yenildi. Fransız orduları 1798-1801 yılları arasında Mısır'da kaldı.
_Din, yaygın bir tür ruh hastalığıdır; saplantı nevrozudur, çarpıtılmış masallardır, gerçeğin inkarı sonucu oluşan toz pembe yanılsamalar sistemidir, uydurmadır, hurafedir, putperestliktir. Bu putlar ise kendi fantezilerimizdir. Dine karşı olan şeye hakikat denir. Tanrı ise abartılmış bir baba figürüdür. _Din, ırkın karakteridir _Uygarlığı
Fransa-Mısır Etkisi
Napolyon Mısır’da çok kısa kaldı ama 1801 de ayrılırken geride Avrupa kültürü ve Fransız ihtilalinin düsturu ile tanışmış bir Mısır bıraktı. Öyle ki 1816 yılında Mısır’da hemen hemen her okul kütüphanesinde Voltaire, j.j.Rousseau, ve Montesqieu’nun fikirlerini anlatan eserler bulunabiliyordu.
Sayfa 157Kitabı okudu
Devlet şurasında Napolyon şöyle diyordu: Vendee savaşını kendimi Katolik yaparak kazandım, kendimi Müslüman gösterdikten sonra mısır’da yerleştim, kendimi Papa’nın nüfuzunu yaymaya taraftar göstererektir ki, İtalya’da papazları elde ettim. Eğer Yahudi ve bir kavme hükmetseydim Süleyman’ın tapınağını yeniden kurardım.
Reklam
Napolyon için din, halkın nazarındaki kutsallığını takviyeye yaradığı kadarıyla kullanışlıydı ve özellikle bu noktada önem arz etmekteydi. Bu dersi henüz daha imparator olmadan, İslam coğrafyasında, Mısır’da mükemmelleştirdi. Mesela 2 Temmuz 1798’de İskenderiye halkına yaptığı meşhur konuşmada, “nous sommes les vrai musulmans” iddiasını dillendiriyordu. Mısır’ı güç ile dize getirmesi çok zor olduğundan onu iknaya çalışıyor, İslam adına savaştığını iddia ediyor, ulemaya nişanlar dağıtıyor, sözleri Kuran Arapçasına yayılıyordu. II. Abdülhamid’in veya Kurtuluş Savaşı esnasında Mustafa Kemal’in yaptıkları da, neredeyse bunların aynısından ibaret olacaktı ve tıpkı onlar gibi Napolyon da, bu strateji ile Mısır halkının güvenini kazanmayı bildi. Daha sonra bu deneyimi şöyle anlatır: Bütün rüyalarımı gerçekleştirmenin yolunu gördüm. Bir din kurabilirdim. Kendimi, başımda türbanla bir file binmiş Asya yolunda yürürken gördüm. Elimde, arzularıma uyması için meydana getirdiğim yeni bir Kuran vardı. İki dünyanın da deneyimlerini birleştirebilir, tarihin tüm alanlarını kendi çıkarım için sömürebilirdim… Mısır’da geçirdiğim zaman, hayatımın en harika zamanıydı, çünkü en ideal olanıydı.
Fransa-Osmanlı ittifakı Napolyon düştükten sonra da etkisini gösteriyor. 1815’te, Viyana’da Viyana Kongresi toplanıyor ya, büyük devletler Napolyon’u bertaraf etmişler, aralarında bir güvenlik sistemi kurmak istiyorlar; BM’nin ilk taslağıdır bu; yani herhangi bir yerde Fransa bir kargaşa çıkarırsa bastıracaklar. O toplantıda Rusya çok kuvvetli, Napolyon’a karşı büyük zafer kazanmış. Napolyon, Mısır’da bize karşı savaştığı için Fransa diyor ki, “Türkler de Napolyon’a karşı savaşmışlardır, bu kongrede temsil edilmeleri lâzım.” Fransız dışişleri bakanı Talleyrand öneriyor bunu. Rusya ona karşı, “Türkiye Müslüman memlekettir, Ortodoks Hıristiyanları eziyor,” iddiasıyla karşı çıkıyor. Görüyorsunuz, 1815’te de Fransa bizi ittifaka almak için gayret göstermiştir. Tanzimat devrinde de tanzimatçıların örnek aldığı kanun rejimi Fransız rejimidir. Batılılaşma tarihimizde Fransa daima örnek alınmıştır. II. Meşrutiyet’te Garpçılara örnek yine Fransa’dır.
Sayfa 287Kitabı okudu
Devlet Şûrasında Napolyon şöyle diyordu:”Vendee harbini kendimi katolik yaparak kazandım,kendimi müslüman gösterdikten sonra Mısırda yerleştim,kendimi papanın nüfuzunu yaymaya taraftar göstererektir ki ,İtalyada papazları elde ettim.Eğer Yahudi bir kavme hükmetseydim Süleyman’ın mabedini yeniden inşa ederdim.
Sayfa 73 - Yağmur YayıneviKitabı okudu
1 Temmuz 1798’de Fransız ordusu İskenderiye’ye çıktı. Şehrin sakinleri bir ölçüde direniş gösterdi, ama bu kısa sürede bastırıldı ve Fransız ordusu güneye, Kahire yönüne doğru ilerledi. Aynı gün Napolyon Mısırlılara, Fransız Devrimi’nin ideallerinin tuhaf bir biçimde sömürgeci tehditler ve nüfusun geri unsurlarının dinî duygularına yönelik sinik, demagojik bir piyesle iç içe geçtiği bir bildiriyle seslendi. Napolyon kendisini neredeyse dini bütün bir Müslüman ve İslam’ın dostu ve hamisi olarak sundu. Osmanlı İmparatorluğu’nun en zengin bölgesi olan Mısır’ı zapt edip kendisini “Türk padişahının dostu” ilan etti. Mısır’a geliş amacını padişahın, Mısırlıların ve Fransa’nın düşmanı olan “Memlukleri cezalandırmak” olarak açıkladı. Bunun yanında Mısır’da yerleşik olan Fransızları savunmanın gerekliliğinden dem vurdu, ki bu argüman sonraları bütün sömürgeciler tarafından diğer ülkelerin iç işlerine müdahalenin bahanesi olarak kullanılacaktı. Bildiri Müslümanların olağan hitabıyla başlıyordu: “Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla. Allah’tan başka tanrı yoktur ve Muhammed onun elçisidir.
Reklam
Oıta Asya'dan gelen Türk akınlarının Arap ülkelerine yayılmaları ve bu ülkeleri ele geçirmeleri, örneğin Selçukluların 10. ve 11 yüzyılda Irak'a sahip olmaları, daha sonra Osmanlıların tüm Arap ülkelerini ve halklarını egemenlikleri altına almaları, İslam ülkelerin;n ve bizatihi İslamın ancak ve ancak Türkler tarafından korunabileceğinin anlaşılması sonucu, Araplarda Türklere karşı aşağılık duyguları artmıştır. İşte bütün bu kıskançlıklar, aşağılık duyguları, eziklikler, baskı altında yaşamalar, kötü yönetime maruz kalmalar... vb. nefret ve husumet şeklindeki duy- gulara dönüşerek gelişmiş, yüzyıllar boyunca bir çığ gibi büyüyerek ni- hayet 19. ve 20. yüzyıllarda Arap milliyetçiliğini alevlendirmiştir. (Not : Misirda kurulan Tolunogullari Ihsitler Memlukler Eyyubiler 400 yilda bu Türk devletlerinin hakimiyetliginde kaldilar.Napolyon misiri ele gecirdiginde Türk mimarisine yaptiklarina hayran kalmistir)
“Vendee İsyanı’nı bastırmam,” diye açıklıyordu Napolyon Danıştay’da, “Katolik olmamla; Mısır’da egemenliğimi kurmam Müslüman olmamla; İtalya’daki ruhban sınıfını kendi saflarıma çekmem Ultramonten olmamla mümkün oldu. Yahudi bir halkı yönetmem gerekseydi, Süleyman Mabedi’ni yeniden inşa ederdim.”
EDİRNE MEBUSU ŞEREF BEY’E Şeref Bey, Şimdiye kadar Millet Meclisinde sesinizin çıktığını hiç işitmemiştik. Halbuki 21-kânunusani-1934 tarihli Hâkimiyeti Milliye de, bana dair yazdığınız yazıda eski bir müverrih gibi konuşuyorsunuz. Tarihten salâhiyetle dem vurmanın moda olduğu şu zamanda, sizin de hiç bir ilmî salâhiyetiniz olmadan bu mevzua
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.