Okuduğum ilk Reşat Nuri Güntekin kitabıydı. Başlarda dilinin ağırlığı ve eski sözcüklerin çok fazla olması gözümü korkutsa da sonrasında fazlasıyla içine aldı kitap beni. O kadar akıcılaştı ki özellikle son 40 sayfada ne ara son satırları okuyup da bitirdim kitabı anlayamadım. Kitap Mürşit Efendi'nin günlüklerinden oluşuyordu. Bir adamın hayatının mahvoluşuna kendi gözünden adım adım tanık oluyordunuz. Çok güzeldi özellikle sonunda gözyaşlarıma mani olamadım. Kesinlikle tavsiyedir. Benim gibi ertelemiş olanınız varsa lütfen bir an önce başlasın.
"Ben zannediyordum ki ömürlerimizin teknesini istediğimiz sahile götürmek için yalnız onun dümenini ele almak kâfidir... Şimdi anlıyorum ki değilmiş... Yollar görünmez kayalarla doluymuş..."