"Hepyek," İhsan Oktay Anar’ın hayranları ve fantastik edebiyat severler için kaçırılmaması gereken bir eser. Zengin anlatımı, derin karakterleri ve İstanbul’un mistik atmosferini ustalıkla yansıtmasıyla dikkat çeker. Anar’ın edebi yeteneği, bu kitapta da kendini güçlü bir şekilde hissettirir.
Eğer tarih, mistisizm ve fantastik unsurları bir arada barındıran romanlardan hoşlanıyorsanız, "Hepyek" sizin için keyifli bir okuma deneyimi sunacaktır.
Yazıldığı döneme göre oldukça değişik bir Türk Edebiyatı eseridir. Hatta serinin diğerlerine kıyasla bayağı farklı bir eserdir. Bir kere çok cesurca bir girişim. Neden peki.. O dönem yazılan Türk Edebiyatı eserlerini İş Bankası Kültür Yayınları ile okumaya niyet ettim ve seriyi halen okuyorum. Genel itibari ile belli başlı hatlar var ve
Kişilik, bireyin dünyaya uyum sağlama biçimini karakterize eden ayırt edici düşünceleri, duyguları ve davranışları ifade eder (Santrock, 2018). Çeşitli kişilik teorileri, bireylerin bazı koşullara nasıl cevap verip uyum sağlayacaklarına dair tahminler yürütürler. Kişiliğin pek çok olgu üzerinde etkili olduğu düşünüldüğünden, kişilik
Spinoza, 17. yüzyılın tam merkez rolünü oynayan düşünürüdür. Düşüncenin bütün yolları onda birleşir: Mistisizm ile natüralizm, teorik ilgi ile pratik ilgi, devrinin başka düşünürleri arasında az çok büyük bir çatışma halini alırken, onda aynı kişiliğin bütünleyici unsurları olmuştur ve onun sonuna kadar mantıkla geliştirmeye çalıştığı şey budur.
Nedense beklediğim kadar etkilemedi beni ama güzel bir kitap yine de.
İçe dönük Aratov ve hırçın Klara’nın aşk hikayelerini okuyoruz. Tabi sıradan bir aşk hikayesi denemez, mistisizm etkisiyle ölülerle yaşayanlar arasındaki aşk hikayesi demek belki daha doğru olur. En azından karşılıklıya dönüştüğü andan sonra. :’)
Beni en çok etkileyen şey Klara ile Aratov’un bulvarda buluştukları kısımdı. Klara’yı hırçından öte biraz kibirli ve hatta ataerkil bulsam da (tokat attığı adam kendisini ‘mahvetmedi’ diye erkekten saymaması gibi gariplikler, dönemin zihniyeti düşünülünce garip değil ama yine de rahatsız olmadan edemiyor insan) duygularının asla anlaşılmadığını fark ettiğindeki acısını içimde hissettim. “Gerçekten hiç anlamadınız mı?” , “Karşımdasınız… En azından tek bir sözcük! Söyleyecek bir sözünüz bile mi yok?”
Sana kanatlarını bırakmayı öğrettiler Klara, başka haber yok.
Klara MiliçIvan Turgenyev · Can Yayınları · 20202,643 okunma
Buradayım ve şu andayım, evrenin cömertliğine hazırım. Tüm yüklerimden özgürleşmeyi, bolluğu, sevgiyi, güveni, tüm varlığıımı ve köklerimi kabul ediyorum... Kabul, kabul, kabul...