Mantıksal tefekkür, kavramların genişletilmesi işinde her zaman ihtiyat kaydıyla dikkate alınmalıdır; zira klasik kıyas mantığı nihayetinde kavramları bir araya getirme, sınıflandırma ve birbirine eklerneye dönük kurallar dizgesinden başka bir şey değildir. Buna karşılık, dilde ve mitte cisimleşmiş olan fikirler genişleme olarak değil yeğinleşme olarak, nicel olarak değil nitel olarak ele alınmalıdır. Nicelik bütünüyle rasgele bir özelliğe, görece ilgisiz ve önemsiz bir veçheye indirgenir. İki mantıksal kavram yakın cinsleri olan bir sonraki daha yüksek kategoride kapsandığında, bu sokuldukları ilişkiye karşın kendi ayırt edici özelliklerini korurlar. Bununla birlikte, mitsel-dinsel düşüncede tam olarak karşıt eğilim hüküm sürer. Hatta burada 'özgül ayrımların dengelenmesi ve kaldırılması yasası' denilebilecek bir kanunun iş başın da olduğunu görürüz. Bir bütünün her parçası bütünün kendisidir; türün her numunesi bütün türe eşdeğerdir. Parça bütünü ya da numune sınıfı temsil etmekle kalmaz; onlar ait oldukları bütünlükle özdeştirler; salt kuramsal düşünce için aracı yardımcılar olarak değil, fakat bütünün güç, anlam ve etkisini bilfiil içeren hakiki mevcudiyetler olarak.