Cemil Meriç in en çok satan ve en çok okunan eseridir.Eseri incelemeye geçmeden önce Cemil Meriç'in bu kitapta bahsettiği kitap ve yazarları da burada bahsetmek istiyorum.Belki hem daha çok hoşunuza giderek, ilginizi çekerek başlar yazım.Buradan da kitabın ne kolay çok bilgiyi bi arada topladığını da
YouTube kitap kanalımdaki videodan Tolstoy'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/bsTzvrg-Pi4
İçimizde kalan, söylemek istediğimiz ama bir türlü söyleyemediğimiz şeyleri bu incelemeyle ve Tolstoy ile birlikte itiraf edip rahatlamaya ne dersiniz?
İtiraf ediyorum... Annem ve
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU
Onlarca kişiyle birlikte Othello'nun sahip olduğu kıskançlığın başka insanlarda ne kadar değişken olabileceğini gösteren kolektif bir inceleme yazdık.
Sadece benim
Kitap edebi bir kurgu değil bilimsel bir psikoji kitabı. Kişisel gelişim kitaplarıyla karıştırılıyor ama bu bir kişisel gelişim motivasyon kitabı değil yine de okurken kişisel geliştirme etkisi de var.
Bilmeyenler için belirteyim Adler bireysel psikoji ekolünün kurucusudur.
Bu kitap Alfred Adler in 1920 yılında Viyana halk
YouTube kitap kanalımda Wolfgang Borchert'in hayatını ve kitaplarını kronolojik okuma önerimle birlikte yorumladım: ytbe.one/yAaaSmtCYn0
"İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir." Albert Camus
Hayatımda bir kitabı nadir olarak 4 kez okurum. Ama evet, "Kapıların Dışında" kalmış
_
...gözlerini kısıp miyop gözleriyle önünde uzanan yağmurlu, karlı karanlığı olabildiğince seçmeye çalışarak, endişe, üzüntü ve hatta korkuyla sisli, nemli uzaklara baktı.
_
İnsanı Tanıma Sanatı, Adler' in 1920 yılında Viyana Halk Enstitüsü ' nde verdiği bir yıllık konferanslardan oluşuyor. Anılar, Düşler, Düşünceler kitabına yaptığım incelememde, benim de psikolojiye ilgi duyan herkes gibi favorilerim Adler, Jung ve Freud üçlüsü demiştim. Ama diğerlerinin aksine ilk defa Adler' in bir kitabını okuma fırsatı buldum.
Düşünün... Trafiktesiniz. Önünüzde ve arkanızda birçok araç var. Siz de aracınızın içindesiniz. Trafik lambalarının önünde yeşil ışığın yanmasını bekliyorsunuz.
Sarı ışık yandı. Araçlar kalkışa hazırlanıyor. Ve yeşil ışık. Öndeki araçlar hızla bastı gitti.
Siz kaldınız. Gidemiyorsunuz. Doğal olarak arkanızdaki araçlar da gidemiyor. Ve
Allah herkese gönlüne sığdıramayacağı kadar büyük aşklar nasip etsin diyerek başlıyorum bugün incelemeye. Mektupları okurken çoğu zaman "Keşke ben de Aliye gibi sevilsem" dediğim kısımlar o kadar fazla ki.. Böyle naif ve yürekten seven insanlara olan ihtiyacımız hiç bitmeyecek.
Gelelim kitabımıza , Sabahattin Ali'nin eşi ve kızına gönderdiği mektuplardan oluşturulmuş. Mektupların aslının da sayfanın solunda gösterilmesi çok hoşuma gitti. Böylelikle yazarın kendi el yazısıyla yazdıklarını da görebiliyorsunuz. Sabahattin Ali henüz evlenmeden önce başlayan mektuplar, 1935-48 arası hayatının çoğu dönemine tanık olmamızı sağlıyor.
Sabahattin Ali'nin dilini, yazdığı cümlelerin naifliğine gerçekten hayran kaldım. Kızına yazdığı satırlardan, aralarındaki o sıcak baba-kız ilişkisini hissetmek mümkün. "Miyop gözlerinden öperim" diye mektubu bitiren, içten sevimli bir adam canlandırdı zihnimde bu kitap. Bu güzel mektuplara kendimi kaptırıp okurken, kitabın ne zaman bittiğini anlayamadım bile. Okumayanlarınız var ise muhakkak tavsiyemdir. Kitaplarla kalın :)