Bugün modern insan ölümü hayatın bir parçası değil teknik bir problem gibi görmeye başladı. Yakın bir gelecekte (en azından zenginler) hasta organlarını tedavi ettirmek yerine kendi kök hücreleriyle üretilmiş sıfır kilometre yedekler ile değiştirecekler.
Bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin, ölüm ortadan kalkmayacak ama belli bir kesim için çok nadir bir olay haline gelecek. İnsan ömrünün 200 yıl olduğu bir ülke hayal edin. Kariyer planları, aile ilişkileri, tarih şuuru çok değişecek. Ölüm bu insanlar için tahammül edilmez bir doktor hatası gibi görünecek.
Sonsuz hayat yeni bir şey değil, antik çağlardan beri “ölümsüzlük ilacı” tarzı fanteziler var. Ancak bugün bilimin ilerlemesi bu fantezilere yeni bir güç verdi. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Google’ın desteği ile 2013’te kurulan Calico şirketi. Amacı? “Ölüm problemini çözmek!”
İnsan, fıtratı icabı yok olmayı reddeder ve sonsuzluk ister. “İnsan nedir?” sorusuna maddi cevap veren firavunlar ve diktatörlerden geriye piramitlerle anıt mezarlar kaldı. İnsan, “içindeki” sonsuzluğu idrak etmedikçe huzur bulamaz. Dev binalarda, büyük servetlerde, şan ve şöhrette, şimdi ise bilimsel gelişmede ölümsüzlük araması bu yüzdendir. İnsanların gençlik aşısı gibi hayaller peşinde koşması, zamanı yanlış anlamalarından kaynaklanır. Zamanın “içindeki” olayların geri çevrilebilmesine bakarak zamanın geri çevrilebileceğini zannederler. Doğum tarihinden uzaklaşmakla ölüm tarihine yaklaşmak arasında ne fark var? Yaşıyoruz yani ölüyoruz.