Efsane ye göre Osman, ahi şeyhi ermiş Ede Balı'nın evinde konukken bir rüya görür. "Osman Gazi düşünde gördü-ki bu azizin kuşağından bir ay doğar gelir, Osman Gazi'nin koynuna girer. Bu ay Osman Gazi'nin koynuna girdiği demde göbeğinden bir ağaç biter dahi gölgesi alemi tutar. Gölgesinin altında dağlar var her dağın dibinden sular çıkar ... " Osman Bey şeyhe rüyasını anlatınca, şeyh yorumlar: "Oğul Osman, padişahlık sana ve senin nesline mübarek olsun, benim kızım Malhun Hatun senin helalin oldu" der, hemen nikah kıyılır. Anlatıda büyük manevi nüfuza ve geniş sürülere sahip olduğu söylenen, Rum abdallarından Şeyh Ede Balı'dır; Osman'ı damatlığa kabul eden odur. Kehanetinde sözünü ettiği "padişahlık" unvanını ancak birkaç kuşak sonraki Osmanlı hükümdarları kullanacaktı.
Osman'ın rüyası defalarca anlatılmıştır; ama en önemli özelliklerinden biri şu ana kadar herkesin gözünden kaçmışa benziyor: Rüya, Türk İmparatorluğu dönemindeki dişi kurttan türeme efsanesine kadar uzanan Türk-Moğol köken efsanelerinde sözü geçen hemen hemen bütün unsurları -Dağ, Ağaç, Mağara, Su, Dişi Ruh ile Kapalı Kalma ve Çıkış temaları- birleştiriyor. Ama daha önceki Türk köken anlatılarıyla karşılaştırıldığında önemli bir farkı var. Burada Osman yeni bir Türk kabilesinin ya da halkının atası değil, bir Müslüman hanedanın kurucusudur.
Sayfa 182Kitabı okuyor
1206 Kurultayı ile başlayan Moğol İmparatorluğu, Timuçin liderliğinde kuruldu. 1206 Kurultayı'nın önemi sadece Moğol İmparatorluğu'nun şekillenmesi değil, aynı zamanda Moğolların dünyaya meydan okumaya başladığı bir döneme işaret ediyordu.
Çuçi'nin Cengiz Han'ın oğlu olup olmadığı konusunda farklı yorumlar olsa da, askeri bakımdan Cengiz'in yansıması idi. Düzenlenen toplantıda kendi lehine kurulan bu toplantıda varis olarak Ögeday'ı destekledi, böylece babasının tahtındaki hakkını kaybetti. Çuçi'nin ölümüyle Batu ile Çuçi Ulusu'nun kuruluş süreci başladı. 1242 Batı Seferi ile Moğolların Avrupa Seferi tamamlandı ve Batu, bu sefer sonrası Moğolistan'a çekilmedi. Böylece Altın Orda Hanlığı'nın temelleri atılmaya başladı. 1248 yılında toplanan kurultayda Moğol tahtına davet edilse de bu durumu reddetti ve Möngke'yi önerdi.
Batu, Avrupa Seferi sonrası Moğolistan'a dönmeyip Altın Orda Hanlığı'nı kursa da bağımsız bir devlet olarak değil, Moğol İmparatorluğu'nu iki merkezli olarak yönetmeyi önerdi. Bu durum 1255'e kadar sürdü.
Batu sadece Askeri bir deha değildi Siyasi olarakta muhteşem bir zeka ve dönemi şekilde iyi okuyabilen bir Şahsiyetti.
Batu
Altay Tayfun Özcan
Ulu Han Çingis Khan
Mengü Timur ( 1266-1282), Batu Han'ın oğlu Togan'ın oğlu idi. Berke Han zamanında hala Büyük Moğol İmparatorluğu'na bağlı olan Altın Orda, Mengü Timur zamanında hukuken bağımsızlığını kazanmıştır.
Sayfa 46 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Küçük bir Moğol kabilesinde dünyaya geldi, evrenin imparatoru olarak anılmasını sağlayacak bir imparatorluk kurdu. Cengiz Han, dünyayı fethetmek için yola çıkıp bu amaca en çok yaklaşan hükümdarların başında geliyordu. Öldüğünde imparatorluğu, Büyük İskender'in imparatorluğunun tam dört katı kadardı. Bu uğurda çok kan döktü.
Sayfa 133 - Cengiz HanKitabı okuyor
Ulu Han Çingis Khan
Batu Han'ın ölümü sırasında Uluğ Hatunu'ndan dünyaya gelen oğlu Sartak, Moğol İmparatorluğu'nun başkenti Karakurum'da bulunuyordu.
Sayfa 39 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Cengiz Han 1227'de öldüğünde Moğollar hala bir İç Asya gücüydü. Oğullarının ve torunlarının fetihleri sayesinde ise bütün Avrasya'ya yayıldılar. İmparatorluk birleşmiş bir devlet olarak doruğuna Mengü (Möngke; 1251-1259) zamanında erişti. ElbeI ırmağından Çin Denizine kadar zaferler elde eden Moğollar bütün Çin'i, Güneydoğu Asya yarımadasının çoğunu, İslam dünyasının kuzeyini, Hindistan'ın bir kısmını ve Avrupa'nın yarısını egemenlikleri altına almışlardı. Bu fetihlerde uygarlıklar o zamana kadar görülmemiş bir biçimde çatışmıştı. Ama Moğol İmparatorluğu fetihlerin sonrasında kültürlerin "takas odası" olarak Avrasya'nın büyük bölümünü kendi içinde iletişimde bulunan tek bir kuşak haline getirdi, böylece "coğrafyaları, tarihleri ve kültürleri eşgüdüm içinde olan bir birleşmiş dünya kavramının doğmasını" kolaylaştırdı.
Sayfa 130Kitabı okuyor