Üzüntü ve felaket, çıkmaz sokak gibidir. Gidersin ve gidip bodoslama duvara çarparsın kendini. İşin içinden çıkmak istiyorsan geri geri yürüyerek çık o sokaktan . Hem çarptığın duvarın yani felaketin ve üzüntünün senden uzaklaştığını zannedersin hem de çıkarken onlarla hep yüz yüzesindir.
Sahip olduklarının sana sahip olmasına izin verme.
"Daha fazla" tuzağına düşme. Hayat daha fazla şeye sahip olarak değil, daha az şeye ihtiyaç duyarak mutlu yaşanır.
Küçük çocuklar, büyük çocuklar, babalar, büyükbabalar, amcalar, herkesten uzak duran ve akrabaları yokmuş gibi olan insanlar... Hepsi aynı kıyafeti giyiyorlardı: Gri çizgili pijama ve başlarında Gri çizgili takke...