Şevket'in, çocukluğu ve gençliği Balat'ta zorluklar içinde travmalarla geçmiş, ailesini trafik kazasında kaybettikten sonra, Moldova'ya gidip, yerleşmiştir. Orada tanıştığı Victoria ile evlenir. Eşini Moldova'da sevilen George'nin kulisinde samimi bir şekilde görünce,George'yi tanınmayacak hale gelene kadar döver.
Hapse atılır. Hapiste aylarca kimseyle konuşmaz. Ta ki tercüman Fahri yanına gelene kadar...
Fahri, Şevket'e iki seçenek sunar. Ya konuşup, herşeyini eşine kaptıracak; ya da susup, akli dengesi yerinde değil raporu çıkıp, yine bütün mal varlığını vasisinin yönetmesine razı olacaktır.
Şevket hangisini seçti?
Sürekli içsesi ile konuşan Şevket'in 80 sayfaya sığan, yaşaması zor ama anlatması kısa olan öyküsünü okuduk.
"Eğer ağzından akıllı uslu şeyler duymazlarsa, ya da hiç konuşmazsan, nasıl diyeyim bilmiyorum, yaptığın iş pek akıl karı olmadığı için, kafadan deli damgası yiyeceksin abi."
"Bana en son Şevkeyt diyenin peşine düşüp vatanımı bile terk etmiştim" dedim.
"O ilk dönüm noktamdı, 0-15, 15-30, 30-35 olarak üçe ayırabilirim hayatımı. 0-15 en kötü dönemdi. ...... 15-30 arası gelişme bölümümdü. .... 30-35 arasındaki son perde, gerileme evremdi.
İnsan, iç seslerini tanımadan yaşamın anlamını bulamaz. Sonuçsuz anlam aramalarından bunalınca, sonunda dünyayı bir oyun alanına çevirir. Bu oyun, onu bunalımlarından uzak tuttuğu gibi yaşamın anlamını aramaktan da eğler. Nihayetinde yeterince eğlenmiş olarak bu dünyayla vedalaşır.