Herkese merhaba. Lütfen toplanın, çünkü hem ilginç bilgiler vereceğim sizlere yani bilgilendirici bir inceleme olacak, hem de oldukça eğlenceli...
İşin bilgilendirici kısmından başlayalım. Bu yaz İngiltere Edebiyatı'na bir hayli aşina olmaya başladım, özellikle Victoria Dönemi diye geçen 19.yy kitaplarına. Bu dönemde en göze çarpan özellik,
Huzuru yüzlerce sayfalık bir kitabın en güzel satırlarında arayan güzel insanlar, merhaba ...
Güzel, harika gibi klişe kelimelerin az kalacağı bu kitap için birkaç şey söylemeliyiz elbette zira Thomas Hardy, içinde sakladığı muhteşem ressam ve olağanüstü betimleme gücüyle beni benden aldı .
Rus Edebiyatı hayranı birisi olarak son zamanlarda
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
Bu incelemeyi Marcel Proust ismini daha önce hiç duymamış olanlar ya da kitaplarını okumak isteyip de okumaya çekinenler için yazıyorum.
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
Dreyfus yanlısı, Dreyfus karşıtı, Yahudi yanlısı, Yahudi karşıtı, 15 Temmuz yanlısı, 15 Temmuz karşıtı, bilgi yanlısı, bilgi karşıtı...
Seriden okuduğum 3. kitap
Şimdilik diğer ikisinin gölgesinde kaldı benim için. Sanat seviyorsanız hoşunuza gidecek bir eser. Tabloları ve hayatı hakkında bilgiler veriyor. Eserlerinin modelliğini genellikle eşi ve çocukları yapmış.
1800’lü yılların sonunda Henri Matisse tablolarını, tüpten çıkmış gibi çiğ ve bağıran renklerle, yani görselliği olduğu gibi kullanarak yaptığında onu kimse anlamamıştı.
Claude Monet , bir günbatımını kendisinde uyandırdığı izlenimleri, duygusal izleri yansıtarak “Impression” u yaptığında hakim olan sanat anlayışının hışmına uğramıştı.
Sait Faik de tıpkı bu iki sanatçı gibi, toplumsal gerçekçiliğin tüm sanat dallarında hakim olduğu bir zamanda toplumsal sorunları değil, oturup bireyin toplum içindeki hallerini, kimilerine göre fovist, kimilerine göre izlenimci, ama illa ki kendi gibi yazacak kadar özgündü .
Ve
Sarnıç . İlk baskısı bin tane yapıldı. Sadece 150-200 tane satıldı. Sarnıç’ın kapak resmini yapan ressam Agop Arad’ın dediğine göre bu baskının bitmesi 20 yılı buldu.
Sarnıç , servi gölgesinde on altı öykü. Sıra sıra, uzun uzun serviler.
Ve kesilir birgün serviler, kokuları İstanbul’u, Adaları, Gülhane Parkı’nı, Galata’yı, hatta gider Marsilya’yı sarar. Üzerinde koz helvacıların, şıracıların, bozacıların uyukladığı, aralarında çocukların saklambaç oynadığı, kenarlarını baldıranların sardığı mezarlıkları sarar, bütün ölüleri ayağa kaldırır. Tıpkı Sait Faik’in öyküleri gibi. Bir kitabı kapar, bir müzik sesi duyar gibi olursunuz.
Söz konusu
el emeği göz nuru. doğum tarihlerini dikkate alarak sıralamışım. eskileri kurcalarken buldum
alessandro di mariano botticelli 1445-1510
leonardo da vinci 1452-1519
albrecht dürer 1471-1528
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
Ve yarışırsa ancak Monet'nin
Kadınlarına yaraşan giysilerinle
Gördüm de
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Edip Cansever