Monsieur Gide böyle bir tanık olmadığı sanatına anlayışına borçludur bir yerde" benim her yeni kitabım bir öncekinin hayranlarını şaşırtmak için yazılmıştır" der
Mussolini'nin rejimi kısa bir süre sonra çöktü. Bu sizi nasıl etkiledi?
Beni yoksulluk içinde yaşamaya zorladı. Almanların Roma'yı işgali sırasında sinema diye bir şey yoktu. Çeviri yaparak çok az para kazandım. Gide'nin La Porte etroite, Morand'ın Monsieur Zero'sunu çevirdim. Fakat o zaman Hareket Partisi'yle ilişkim vardı ve Almanlar beni arıyorlardı. Abruzzi tepelerine kaçtım, orada da peşime düştüler, gene kaçmaya başladım. Sonunda Müttefikler Roma'yı aldılar, biz de tekrar başlama fırsatı yakaladık.
Ataç’ın edebiyatımızda, düşünce uğraşımıza getirdiği nedir diye düşünülünce, monsieur Gide’ in şu sözünü yakıştırırım ona:"Tembel okuyucu ne hali varsa görsün: bana başkaları gerek. Tedirgin etmek, kaygılandırmaktır benim işim."
"Monsieur Gide bir yere varmak istiyen adamlardan değildir, bir yere varmak istemenin, bir yerde kalmak istemek olduğunu bilirdi de onun için. Bu bakımdan Goethe’nin “Hiçbir halde kalmamak, her hale geçmek” dileğini gerçekleştirmiştir."