Yine klasik bir HAT sanatı...
Bu kez Hasan Ali'nin beyninin içinde yolculuk ettiğimizi daha net hissediyoruz. Derin cümleler, hayran kalınası betimlemeler, gülümseten benzetişler.. Ama bu gülümseme tamamen yazarın sizi kolunuzdan, bacağınızdan, yakanızdan tutup siz farkına bile varmadan kendi dünyasına çektikten ve okuduğunuz o uzun cümleyi sindirdikten sonra, sizin için gayet sıradan olan herhangi bir unsuru onun sıra dışı bakış açısından gördüğünüzde gelen tuhaf bir mutluluktan, bir kendini şanslı hissedişten kaynaklanıyor. En azından bendeki tanımı tam olarak bu. Fazlası da var elbette fakat ilave kuracağım cümleler o hissiyatı yeteri kadar geçiremeyecek size.
Hepsi bir yana yazarı daha önce hiç okumamış birinin bu kitaptan başlaması doğru bir seçim olmaz. Anlamlandırmak zorlaşır ve konu bütünlüğünü rahatlıkla kaybedip kaybolabilirsiniz. Önce yazarın dilini, tarzını biraz olsun anladıktan sonra Bin Hüzünlü Haz'a uğramanız daha doğru olacaktır.
Hasan Ali okumak, onu anlamaya çalışmak özel bir deneyim.
Daha çok insanın bu deneyimi yaşayıp, onun dünyası ve kelimeleriyle, cümleleriyle tanışıp o naif gülümseyişi tatmaları dileğiyle...