Eğer bizzat kendi hareketimle kımıldanmazsam, bende veya dışarıda bana muhtaç olmadan hareket edecek şeyler var; ve bensiz hareket eden her halde benim aleyhime hareket edecek. Sulh bozgunluktur; hareketin mühleti ancak ölümdür.
Hareket ediyorum, lakin hareket nedir bilmiyorum. Yaşamak istiyor değilim. Kim olduğumu, hatta var olduğumu hakkiyle bilmiyorum. Bende dalgalanan bu varlık tezahürü, bu bir gölgenin silik ve yakalanmaz hareketleri, işitiyorum ki bunlar kendilerinde ebediyen ağır bir mesuliyet taşıyorlar; deniliyor ve hatta kan pahasına bile yokluğu ele geçiremem; çünkü o artık benim için yok olmuştur. Demek ki hayata mahkûm oldum, ölüme mahkûm oldum, ebediliğe mahkûm oldum? Nasıl ve ne hakla? Bunu önceden ne bilmiş, ne de istemiştim.
Moris Blondel
O, meşum yalnızlıktan kurtulmuş, Allah'lı adamdır. Durmadan Allah diyen sofi değil, iradesini Allah'la birleştirmiş, onunkini kendisininki yapmış, bahtiyar adamdır. Filozof Moris Blondel diyor ki:
Hareket, insanla Allah'ın bir terkibidir.
"hiç olmazsa durmak çaresini bulamayacak mıyım? hayır, yürümek lazım. hiçbir şeyden vazgeçmemek için kararımı sonraya bırakabilecek miyim? yok, her şeyi kaybetmek pahasına da olsa yine her şeyi omuzlarına yüklemek lazımdır; kendi kendini mahkum etmek lazımdır. beklemeye hakkım yok, yahut da artık seçim ve tercih yapmaya kudretim yok, eğer bizzat kendi hareketimle kımıldamazsam, bende veya dışarıda bana muhtaç olmadan hareket edecek şeyler var; ve bensiz hareket eden her halde benim aleyhime hareket edecek. sulh bozgunluktur; hareketin mühleti ancak ölümdür."
Varlık, sanki hareketle beraber var olmuştur ve ebediyen ondan ayrılmamaya mahkûmdur. Hareket denizinin kıyılarında durup onun ufuklarına dalmışken filozof Moris Blondel'in bu temaşâdaki vecdini dinliyelim: "Hareket ediyorum, lâkin hareket nedir bilmiyorum. Yaşamak istiyor değilim. Kim olduğumu, hatta var olduğumu hakkiyle bilmiyorum. Bende dalgalanan bu varlık tezahürü, bu bir gölgenin silik ve yakalanmaz hareketleri, işitiyorum ki bunlar kendilerinde ebediyen ağır bir mesûliyet taşıyorlar; deniliyor ve hatta kan pahasına bile yokluğu ele geçiremem; çünkü o artık benim için yok olmuştur: Demek ki hayata mahkûm oldum, ölüme mahkûm oldum, ebediliğe mahkûm oldum! Nasıl ve ne hakla? Bunu önceden ne bilmiş, ne de istemiştim."