Yeke Yeke Mori Kante'nin şarkısıydı. Söylenişi çok kolay olduğundan bir ara çok popülerdi. Elbette sözlerinden hiçbir şey anlamazdık ve birçok kelimesini uydururduk, o da ayrı bir konuydu...
Sayfa 162 - Birharf YayıncılıkKitabı okudu
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Los Angeles'da gerçekleşti, o soluk kesici yılın sonbaharında. Yokohama Kafe'nin mutfağında, öğle yemeği saatinde, Mary Osaka'nın sert mizaçlı babası Segu Osaka ön tarafta müşterilerle ve kasayla ilgilenirken. Mary Osaka, kollan tabaklarla dolu olarak mutfağa girip kirli tabakları lavaboya bıraktı. Mingo Mateo lavaboda bulaşık yıkıyordu. Çorba kâselerini durulamakla meşguldü.
Reklam
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Mutfağın öbür yanında Vincente Toletano büyük kazandan iki kâseye chop suey koyduktan sonra kâseleri servis tepsisinin üzerine yerleştirdi. Vatanperver bir Filipinliydi Vincente Toletano; melankolik, kasvetli, o günlerde iş bulmak o kadar zor olmasaydı bir Japon için çalışmaktansa yüzüne tükürmeyi yeğleyecek biri. Mary telaşla mutfaktan çıktıktan sonra Vincente Toletano yurttaşı Mingo Mateo ile yalnız kaldı.”
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Mingo Mateo döndü. Kollarını kavuşturdu, çenesini öne çıkardı ve gözlerini Vincente Toletano'ya dikti. "Toletano," dedi, "kendi işine bakarsan ben sana çok teşekkür eder. Bu harikulade kızla aşk yaşadığımı biliyorsan neden gözetlersin gizli gizli?" "Gözetlemeye hakkım var," dedi Vincente. "Bu kız, Japon. Böyle bir kızla öpüşmek doğru değil senin için. Ağzını sabunla yıka en iyisi.”
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Vincente Toletano'nun söyleyecekleri bitmemişti, ama Mary mutfağa döndü. "İki çorba," diye seslenip Mingo'nun yanına gitti. Vincente masanın üzerine iki kâse koyup doldurdu. Mary konuşuyordu, söyledikleri Vincente'nin çorbayı koyarken dökmesine neden oldu.”
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Mümkün değil, Mingo. Babamın senin hakkında ne düşündüğünü biliyorsun. Vincente hakkında. Bütün Filipinliler hakkında." Mingo'ya çok yakın durmuştu, düz ve ipek gibi siyah saçlarının kokusu Mingo'nun burun deliklerine gelen ufak tefek bir kız. "Güzel kokuyor," dedi Mingo parlak siyahlığı soluyarak. "Baban önemli değil. Ben yok babanı sevmek. Ben seni sevmek, Mary Osaka.”
Reklam
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“0    hızlı ve siyah gözleri Mary'ye, Mingo'ya, Vincente'a baktı. Avucuyla alnına vurduktan sonra yemek odasına döndü. Japonca Filipinliler hakkında bir şeyler homurdandığını duyabiliyorlardı. Mingo Mateo birden, utanmaksızın, dizlerinin üzerine çöküp Kollarını Mary Osaka'nın ince beline doladı. Yüzünü önlüğüne yapıştırıp sıkı sıkı sarıldı kıza."
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Vincente Toletano karşısına dikildi. Küçümser bir tavırla, "Yurttaşım!" dedikten sonra Mingo Mateo'yu saçından kavrayıp yüzünü kendine doğru kaldırdı. Mingo'yu kasıtlı bir biçimde önce bir yanağından sonra öteki yanağından tokatladıktan sonra yüzünü tekrar kendine doğru kaldırdı. Sonra sakin bir tavırla yüzüne tükürdü.”
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Mary elindeki tabakları lavaboya bırakıp onu kollarına aldı. Boynunun kavisi Mingo'nun alnı için mükemmel bir yuva oluşturuyordu. Mary onun ıslak saçım aralık parmaklarıyla okşadı, ince omuzlarını küçük ve istekli avuçlarıyla hafifçe ovdu. "Yapmamalısın, Mingo. Yapmamalısın." "Senden başka güzel şey yok bu dünyada," diye hıçkırdı Mingo. "Sen yoksan ben ölmeli. Vincente'nin ya da babanın ya da başkalarının söyledikleri umurumda değil.”
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Mingo soluğunu tuttu, gırtlağına gelen uçarı kahkahayı bastırdı ve kızın önünde diz çöktü. Ellerini öpüp dudaklarında gezdirdi. Seril Osara içeri daldığında Mary'nin parmak uçlarını öpüyordu. "Çabuk, çabuk!" Mingo Mateo kızının önünde diz çökmüştü. "Bay Osaka, izin verin -" "Hayır hayır hayır!" diye bağırdı Osaka. "Çık buradan. Kovuldun. Git. Defol!”
120 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.