MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Vincente Toletano karşısına dikildi. Küçümser bir tavırla, "Yurttaşım!" dedikten sonra Mingo Mateo'yu saçından kavrayıp yüzünü kendine doğru kaldırdı. Mingo'yu kasıtlı bir biçimde önce bir yanağından sonra öteki yanağından tokatladıktan sonra yüzünü tekrar kendine doğru kaldırdı. Sonra sakin bir tavırla yüzüne tükürdü.”
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Mary elindeki tabakları lavaboya bırakıp onu kollarına aldı. Boynunun kavisi Mingo'nun alnı için mükemmel bir yuva oluşturuyordu. Mary onun ıslak saçım aralık parmaklarıyla okşadı, ince omuzlarını küçük ve istekli avuçlarıyla hafifçe ovdu. "Yapmamalısın, Mingo. Yapmamalısın." "Senden başka güzel şey yok bu dünyada," diye hıçkırdı Mingo. "Sen yoksan ben ölmeli. Vincente'nin ya da babanın ya da başkalarının söyledikleri umurumda değil.”
Reklam
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Mingo soluğunu tuttu, gırtlağına gelen uçarı kahkahayı bastırdı ve kızın önünde diz çöktü. Ellerini öpüp dudaklarında gezdirdi. Seril Osara içeri daldığında Mary'nin parmak uçlarını öpüyordu. "Çabuk, çabuk!" Mingo Mateo kızının önünde diz çökmüştü. "Bay Osaka, izin verin -" "Hayır hayır hayır!" diye bağırdı Osaka. "Çık buradan. Kovuldun. Git. Defol!”
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“İçeriden gelen sesler daha da yükseldi. Mingo çaresizlik içinde kapıya yüklendi. Tahta kapı çatladı, menteşeleri gıcırdadı. Bir an için sesler kesildi. Sonra Segu Osaka'nın çığlığı yırttı geceyi. "İmdat, polis! İmdat!" Mingo duraksadı, sokakta bir aşağı bir yukarı bakındı. Ay ışığı sokak boyunca uzanan yangın musluklarını ve çöp bidonlarını aydınlatıyordu. Osaka bağırmaya devam ediyordu. Şimdi başka sesler ve ayak sesleri geliyordu içeriden.”
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Mingo önlüğünü çıkarıp çöp bidonuna fırlattı. Yukarıda bir pencere açıldı ve Mary Osaka'nın annesinin zayıf omuzlarıyla küçük başı göründü. Konuşmadı kadın, elleri ağzında sinirli bir biçimde ona baktı. Mingo karanlığa doğru çekildi ve koşmaya başladı, sokak ayak sesleriyle yankılandı.”
MARY OSAKA, SENİ SEVİYORUM
“Ana caddeye ulaştığında koşmayı bırakıp yürümeye başladı. Küçük Tokyo cumartesi gezintisine çıkmış insanlarla doluydu. Kendini paltosuz olarak kalabalığın içinde bulmuştu, kafelerin ve oyuncakçı dükkânlarının Önünden geçti. Küçük Tokyo'daki dükkânların vitrinleri hep ışıl ışıldı, kaldırımlar daha temiz, sokak lambaları daha parlak, yüzlerce kapıdan sızan tütsü kokularıyla havası daha tatlı. Mingo bir süre sonra herkesle birlikte sıcak aralık gecesinde aylak aylak yürümeye başladı.”
Reklam
150 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.