Osmanlı türkleri, Macaristan sınırlarında, 1390’da boy göstermişlerdi. Sırp birliklerinin refakatinde 1390’da Moçva (Mocsó) banlığı ve Krassó ve Temeş ilçelerini ‘ziyaret edip’ yağmalamışlar; 1391’de Sirmium ve 1392’de Tımışvar (Temesvar) ve Sirmium’u çevreleyen bölgeyi yakıp yıkmışlardı.”
“Beşir Ağa darüssaade ağalığı makamını, kendisinden önceki ve sonraki darüssade ağalarından daha uzun süre -otuz yıl- işgal etti. Bu süre içinde diğer darüssaade ağalarından daha fazla nüfuz kazandı. Bu makamı, siyasal ve ekonomik nüfuzunun doruğuna taşıdı.
Sayfa 127 - Vakıfbank Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Beşir Ağa’nın Patrona Halil isyanındaki rolünü ya da isyanın onun üzerindeki etkisini belirlemek zordur. İsyana doğrudan katılmış ve asilerin hedefi de değilmiş gibi görünüyor.”
“Gülnuş Emetullah’ın ölümü, Sultan III. Ahmed’in en yakın danışmanları arasında, Beşir Ağa’nın katılma fırsatı yakaladığı bir boşluk yaratmış olabilir. Artık ‘vezir belirleyen’ kişi oldu; kendi otoritesine karşı gelmeyeceğinden emin olduğu saray görevlilerine sadrazamlık makamına bizzat seçiyordu.”
“Birçokları halkımızı olduğundan çok dinci sanırlar. Birtakımı da halkı dinci gösterip bundan faydalanmak isterler. ‘Halk bunu çeker mi? Halk şöyle olur mu, böyle olur mu?’ derler. Bu, halkı öne sürüp kendi sözlerini geçirmek içindir.”
“İyi bir sofra, bitirilemeyen bir çok çetin, karışık işleri bitiriverir. İyi bir yemek, en kötümser adamların bile yüzlerini güldürür. En katı tartışmalardan, belki mideleri okşamak, gözleri okşamakdan daha iyidir.”
“Korkanlar değil de gönüllerinde hiçbir sevgileri olmayanlar savaşmazlar. İç sesleri susmuştur. Yaşayacaklar, çok söz söyleyecekler ama hiçbir iş yapmayacaklardır. Bunlar dövüşemezler. Dövüşenleri de caydırmamaya çalışırlar.”
“Stuka pike bombardıman uçağı, savaşın ilk günlerinde en başarılı ve en korkulan savaş uçaklarından biriydi. 1200 beygirlik motora sahip bu iki kişilik hafif bombardıman uçağı, hem Polonya Harekâtı hem de Fransa Muharebesi boyunca yıkıcı bir etkiyle kullanıldı.”
“Geç on yedinci yüzyılda sürgün harem ağaları ve onların vekilleri, Kahire’de Kalenin hemen batısında Birket’ül-fîl’in -‘Fil Gölü’- etrafındaki mahalleyi büyükçe bir hadım semtine dönüştürmüştü.”
“İstanbul’u ziyaret eden Avrupalılar, Topkapı Sarayı hadımlarının sarıklarına gümüş kamış taktıklarını belirtiyorlardı; bunları, işediklerinde huni olarak kullanıyorlardı.”
“Afrikalı hadımlar ‘kökten’ denilen bir iğdiş işleminden geçirilir, hem testisler hem penis alınırdı; Avrupalı ve Kafkasyalı hadımlarda ise yalnızca testisler alınırdı. Bu farkın nedenleri hâlâ belli değil.”