"Soyut ve katı ahlaki fikirler hayatımızın zarif ve karmaşık yapısının daha eksiksiz bir değerlendirmesi karşısında boyun eğiyor."
Burada kastedilen, (modern) hayatlarımızın inceliği ve karmaşıklığının katı ve soyut ahlaki sistemlere uymadığıdır.
Wilde, bize hazlarımız hariç her
şeyi anımsamanın öğretildiğini ima eder. Sanat da burada devreye girer: "Sanat tamamıyla ahlaka aykırıdır," der Wilde, dolayısıyla gerçek hazlarımızı geri aldığımız yer de sanattır; ahlakın bizi feragat etmeye zorladığı ne varsa geri alırız.
İçinde yaşama duygusu taşımadığından evini kumlar üzerine kurdun, çünkü daha çocukların doğmadan onların içindeki aşkı öldürüyorsun, çünkü yaşamın hiçbir belirtisine, özgür ve doğal hiçbir davranışa tahammül edemiyorsun. Korkuya kapılıyor ve kendi kendine soruyorsun: “Bay Jones ne der acaba? Yargıç Smith ne der acaba?”
Sen küçük adam, her şeyini kumlar üzerine kurdun:Evin, yaşamın, kültürün, uygarlığın, bilimin, tekniğin, aşkın ve çocuklarının eğitimi. Sen bunu bilmiyorsun, bilmek istemiyorsun