Yalnızca zamanında gelen şeyin iyi olduğuna inanan; usa uygun olarak yaptığı şeylerin sayıca çok ya da az olmasının hiç farketmediği; dünyaya daha uzun ya da daha kısa bir süre bakmayı umursamayan kimseyi ölüm bile korkutamaz.
Dün yine bu saatlerde görmüştüm seni. Beni gördün görmedim mi bilmem. Aradan dönüp geçtim eve. Biraz düşündüm. Biraz daldım. Biraz da dinginleştim. Pek bir şey değişmedi bende. Sanki biraz da özlem duygum vardı. Bazen de bir yandan düşünürüm kendi kendime. Şimdiki çalıştığım işyerinin patronu neden Şubatta işe girişimi onaylamadı da Temmuzda onayladı. Şubatta girsem muhtemelen senin yüzünü bile görmeyecektim. Ona içimden kızdığım oluyor. Halbuki onunla da alakası yok değil mi? İşte sorumlu arıyoruz kendimizce...
Cuma gününün güzel tarafı öğle molası hemen hemen 2 saati buluyor. Normalde 40dk. Cumaya gidenler gidiyor. Ben de burada hafif kestirdim. İyi de oldu. 40 dakikadan pek bir şey anlamıyordum. Bence uzun dinlenme süreleri şart. Vücuttan ziyade kafası rahatlıyor insanın. Benim çalıştığım yerde süresi yine makul gibi görünse de Türkiye genelinde çalışma saatleri çok uzun. En güzeliyse maaşlı bir yerde çalışmak yerine bağımsız çalışmak. Çalışma düzenini kendin belirlersin