Kur'ân'a göre zorluk ve krizlerin şiddetlenmesi esasında kurtuluşun bir habercisidir. Allah yardımını insanlar artık ümidini kesince gönderir. “İnsanlar bütün ümitlerini yitirdikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini yayan O'dur”! âyeti bu durumu teyit etmektedir. Hz. Ömer'e yokluk ve kıtlık çok arttı, insanlar ümitlerini yitirdi, dediklerinde âyetten yola çıkarak 'işte şimdi onlara yağmurlar yağdırılacak' diye cevap vermiştir.!** Keza peygamberler kavimlerinin baskı ve zulümlerine maruz kalıp ümitlerini yitirmeye başladıklarında Allah'ın yardımı gelmiştir. “Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalancı sayıldıklarını düşünmeye başladıkları sırada onlara yardımımız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir.”X5 Hz. Âişe'nin yorumuna göre sıkıntıların artması, ilahi yardımın da gecikmesi üzerine peygamberlerin kavimlerinin iman etmesinden ümitlerini kesmeleri ve kendilerine inananların da onları yalanlayacakları zannına kapıldıklarında, tam da o anda Allah'ın yardımı gelmiştir.!*
Hz. Peygamber'in hâdiseler ve krizler karşısında gözettiği temel ilke ve yöntemler oldukça dikkat çekicidir. Bu durum aynı zamanda Müslümanların Hz. Peygamber'i gerçek manada örnek almaktan ne kadar uzak olduklarını ve İslâm dünyasının neden krizlerden bir türlü kurtulamadığını çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır. Hz. Peygamber'in
Reklam
125 syf.
6/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 26 hours
Cahiliye'den İslam'a İbadet Tarihi
Namaz İslam'la birlikte mi geldi? İslam'dan önce namaz var mıydı? Kur'an namaz konusunda ne söylüyor? Kılınan namazın şekli, Kur'an'da mı, hadislerde mi yoksa gelenekler de mi? İslam'da namazın yeri nedir? Kur'an'ın anlattığı namaz ile hadislerin anlattığı namaz aynı mı? Müşrik Araplar da namaz var mıydı? Müslüman olan Araplar namazı nasıl
Cahiliye’den İslam’a İbadet Tarihi
Cahiliye’den İslam’a İbadet TarihiCevâd Alî · Ankara Okulu Yayınları · 201520 okunma
Beni Hanif 'ın reisi Sümâme b. Üsâl yakalanarak Medine'ye getirilmiş ve Mescid-i Nebevi'ye bağlanmıştır. Hz. Peygamber ona gayet güzel muamelede bulunmuş, evinden yiyecekler göndermiş ve onu İslâm'a davet etmıştır. Allah Rasulü ona “Benden ne bekliyorsun” diye sorunca Sümâme, Şayet beni öldürecek olursan, bunu hak eden bir caniyi öldürmüş olursun. Eğer affedip iyilik edersen, iyilik bilen, nimete şükreden birine iyilik etmiş olursun. Eğer benden fidye istersen, işte malım, istediğin kadar al demiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber onu affederek serbest bırakılmasını emretmiştir. Allah Rasulü'nün zarif muamelelerinden etkilenen Sümâme'nin gönlüne imanın sevgisi düşünce derhal yakındaki bir suda yıkanıp gelmiş ve Müslüman olduğunu ilan etmiştir. Sümâme akabinde şöyle demiştir; 'Ey Muhammed! Allah'a yemin olsun, akşam yeryüzünde senden daha çok kızdığım başka bir yüz yoktu. Sabah olunca, senin yüzün kadar bana güzel gelen bir yüz olmadı. Allah'a yemin olsun, akşam senin dininden daha çok nefret ettiğim başka bir din yoktu. Sabah olunca, senin dinin kadar bana sevimli gelen bir din olmadı. Allah'a yemin olsun, senin memleketin kadar nefret ettiğim başka bir yer olmadı. Sabah olunca senin şehrin bana şehirlerin en güzel oldum864
«Buna göre Şafi'i "Hz. Peygamber'in zekat aldığı ve alınmasını emrettiği mallar zekata tabidir, diğer mallar tabi değildir." diyerek zekata tabi mallan sünnette varid olanlarla sınırlamaktadır. '1 Ona göre, Kur'an'ın zahiri anlamı, bütün mallardan zekat verilmesini gerektirmekte, ancak sünnetin delaleti ile bunlardan hangilerinden zekat verileceği anlaşılmaktadır. Şu halde sünnetin delaleti olmasaydı, Kur'an'ın zahirine göre zekat verilmesinin gerekliliği bakımından bütün mallar eşit olurdu.5 Şafi'i'nin burada meseleye açıkça delalet teorisi doğrultusunda yaklaştığı görülmektedir ki, bu tamamen dile ve lafza dayalı bir anlamadan ibarettir.» (Muammer Bayraktutar - İmâm Şâfi'î'nin Hadis Yorum Metodolojisi).
Sayfa 198
Yine bu, onun(İmam Şafii'nin) Hz. Peygamber'in her fiil ve tatbikatında ilahi bir hikmet ve düşünce aradığını ve varsaydığını göstermektedir.
Sayfa 247
Reklam