Katlime fermanımı imzalamışsın, gizli ve sadece bize ait olan bir gezegeni paylaşmış, bizi hiçe saymışsın!
Çürüğe ayırmışsın birlikte yan yana geçmiş onca zamanımızı, sudan çıkartılmış bir balık misali ciğerlerim acıyor.
Bir çırpıda sıyırarak göz bebeklerinden, elmacık kemiklerinden düşürmüşsün hikâyemizi, öyle mi?!
Dönülmez bir yola çıkmışsın, ipi boynuma, hasretliği göğsümün sol yanına bırakmışsın, coğrafyamızdan dalından kopmuş, yere düşmüş bir kuru yaprağı çiğneyip gidercesine sıyrılıp gitmişsin, öyle mi!
Bu aşkın geçmiş tarihiyle muazzam, kısa hüznüyle azizim.
Yüzümdeki sis kalktı, gönlüm yorgun, güne ve geceye bir jet hızıyla düşüşüm sürebilir.
Şimdi, alıp götürebilirsin sararan kısa tarihinle birlikte mazidemde kalacak o boşluğa düşen ve ihanetinin parmak izlerinle cürmü meşhut olunmuş ömrünü de!
Bu hikâye de iki ölü var, biri sadakat ile bağımlı, diğeri sıradan, ezbere, karanlık ve ziyan!