Hayatta herkesle ve her şeyle aramızda ihlal edilmemesi gereken, görünmez sınırlar var. İşte bu sınırları ihlal etmeme bilincini saygı olarak tanımlıyorum.
“ Son iki sözüm ruhum… Milli emellerin esaslarını yüceltmek ve korumak şartıyla halis temenniler ortay konuldu. Yedullahi ayet-i kerimesi hayır ile kabul buyrulmak üzerine sarf edildi. İşte ruhum, hepsi bu. Allah’a ısmarladık, yine görüşeceğiz muazzez kardeşim, efendim.”
Sayfa 272 - Abdülkerim Paşa’nın Mustafa Kemal ile konuşmasının sonundan r bölümKitabı okuyor
Reklam
"Herhangi birisi, mesela annesi Muazzez Hanım, ilk eşi Fikriye Hanım, ikinci eşi Pakize Hanım, resmi eş sıfatını hiçbir zaman taşımayan Sevin Hanım (hatta Özge!), Oğuz Atay'a dönüp de ne kadar ileri görüşlü, ne kadar öngörülü, ne kadar memleket gerçeklerinden haberdar bulunduğunu söylese, zerre tereddüt belirtisi göstermeden buna karşı çıkardı. Biraz daha yaşayıp yetmişlerine erişebilseydi eğer, cennet vatanın sadece reisicumhurbaşkanı'ndan ibaret bir parodiye dönüştüğünü kendi gözle- riyle görebilecekti oysa. Sence o zaman nasıl bir tutum takınırdı Olric? "
Jeologlar göre, Nuh Tufanı Karadeniz'de olmuştu. Buzullarla erimeden önce Karadeniz, Boğazın tabanından 85 metre derinlikdeymiş ve Marmara'nın suyu Karadeniz'e akıyormuş. 11 bin yıl önce buzulla işr eriyince denizler birdenbire yükselmiş ve sular, Boğaz'dan büyük şelaleler halinde denize boşalmış. Bu boşalma ile deniz kıyısında olan yerler şu altında kalıyor. Bundan kurtulanlar veya bu felaketi görenler Mezopotamya'ya göç ediyor. Yazı icat edildikten sonra da ağızdan ağza ulaşan bu olay yazıya geçiriliyor diye varsayıyorlar jeologlar.
Ülkemizde tarih doğru bilinmediği gibi maalesef din de doğru anlaşılamıyor. Özellikle dinin üzerindeki siyasi etki sebebiyle dinin kuralları eğilip bükülüyor ve insanlar din ile manipüle ediliyorlar. Bunun önüne geçmenin en iyi yolu bilgiyi kaynağından almak. Bu nedenle Kur'an-ı Kerim'in Türkçesini okumayı herkese öneriyorum. Çünkü DİN, INSANLARI MANİPÜLE EN KOLAY YOLLARINDAN BİRİSİDİR. Eğer bilgi sahibi olursanız kimse sizi yanıltamaz.
sende bir tılsım yok dildarım, saçları karamellim sen et giyinmiş bir kemiksin suratında muazzez görünen şey allah tam olarak elhamdülillah
Sayfa 38 - Arazkitap - 1. Baskı (2022)
Reklam
Öğrenmenin en büyük düşmanı ertelemektir. Zannediyorum hayatımızı ele geçiren teknolojik aletler bize, " Yarın da yapabilirsin" duygusu veriyor ve rahatladığımızı düşünürken hayatla aramıza mesafe koyuyoruz. Bu sese kulak verince adım adım öğrenmekten uzaklaşıyorsun. Çünkü farkında olmadan dikkatini dağıtacak her şeyin esiri oluveriyorsun. Bugün bize, " Yarın da yapabilirsin" diyen bu uyarıcıların yarın da aynı şeyi söyleyeceğini bilmemiz, buna göre hemen harekete geçmemiz lazım.
Sene 1912...
Bu memlekette muazzez ve muvaffak yaşamak için Türk'ten gayrı bir şey olmak lazım geliyor.
"Bu memlekette muazzez ve muvaffak yaşamak için Türk'ten gayrı bir şey olmak lazım gelir."
Sayfa 98 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Kaldı mı Muazzez gibisi...
Fakat böyle şuradan buradan duyduğu rivayetlerle asla iktifa etmeyen birisi vardı: Muazzez!
Sayfa 63 - YKYKitabı okuyor
Reklam
Sümer'in kralların nasıl sarayları varsa Tanrıların da öyle evleri olmalıydı. Bunun için "Tanrı evi" adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında Tanrılarla insanları yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmıştı. Daha sonra bu Tanrı evleri sinagoglarda, kiliselere, camilere dönüştü. Camilerin ve minarelerin üstündeki yarım ay, Sümer Ay Tanrısının sembolüdür. Sümer kralları, Tanrıların yeryüzündeki vekili sayılıyordu. Bu inanç Hristiyanlıkta Papa'ya, Müslümanlıkta halifeye geçerek sürmüştür.
Başarılı olmanın altın kurallarından biri hedefe gözünü diktikten sonra kendini o yoldan alıkoyacak her şeyi görmezden gelebilmektir. Bir kere hedefe doğru yürümeye başladıktan sonra asla geri dönmeyeceksin. Yolda öğreneceklerin seni bir başkası haline getirecek ama geri dönersen aynı kişi olarak kalırsın.
"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez’in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf’un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olmayacağını sanıyordu."
Dünyadaki bütün olayların gökyüzünde yazılı olduğuna inanan Sümerliler, onu incelerken astronomi ve astrolojinin temelini kurmuşlardır. Cebirin kökeni de Sümerlilere dayanmaktadır. Tıbbın başlangıcıda Sümerlilerde.Hastalıkları, onlara yarayacak ilaçları gözlemlemiş ler, çeşitli ilaç reçeteleri yazmışlardır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.