MAZHAR-I CAN-I CANAN'IN MEKTUBATINDAN -11. MEKTUP-
Sayfa 51·Kitabı okuyor
Lakîyt b. Sabire radiya'llāhu anh'den: Birgün "Yâ Resûla'llāh! Bana abdesti târif et." dedim. "Abdest a'zâsını tamâmiyle yıka, parmak aralarını uğuştur, oruçlu değilsen burnuna su çekerken mubâlâğâ et." buyurdu. (Hadîsi, Ebû Dâvud ve Tirmizî rivâyet etmişler, Tirmizî: "Hadîs, hasendir, sahîhtir." demiştir."
Reklam
Avrupa’yla aranın ne kadar açıldığını, adamların fersah fersah ileri gittiğini gözlerimizle gördük. Hem de yaşlı gözlerle gördük desem mübalağa ettiğimi düşünmeyin. (..) ne makineler icat etmişler ne yenilikler yaratmışlardı! Gördüğümüz her şey bize inanılmaz geliyordu, aklımız bile ermiyordu. (..) bizim bunlara yetişmemize imkân olmadığını, dünyanın ilim çağını kaçırdığımızı en acı şekilde görüyorduk.
Sayfa 232·Kitabı okudu
Amcam da ben de Murad da kör değildik. Avrupa'yla aranın ne kadar açıldığını, adamların fersah fersah ileri gitti­ğini gözlerimizle gördük. Hem de yaşlı gözlerle gördük der­sem mübalağa ettiğimi düşünmeyin. Hele Paris'teki Milletle­rarası Sergi'ye gittiğimizde. Amcamı oraya götürmesi için 14. Lui'nin paytonunu müzeden çıkarmışlardı. Bizi de altışar atın çektiği arabalar götürüyordu. Aman Allahım, nasıl bir sergiydi o, dille tarif etmek ne mümkün. Ne makineler icat etmişler, ne yenilikler yaratmışlardı! Gördüğümüz her şey bize ina­nılmaz geliyordu, aklımız bile ermiyordu. Amcam yirmi bin davetlinin bulunduğu akıl almaz büyüklükteki sergi alanında İmparator'la birlikte oturdu ve çeşitli kişilere ödüllerini verdi. Bin kişilik mızıka korosu Osmanlı marşını çalıp söyleyince yüreğimiz kabardı. Bizi neredeyse tepelerinde gezdiriyorlar­dı ama içimizdeki hüznü anlamalarına imkan yoktu. Bizim bunlara yetişmemize imkan olmadığını, dünyanın ilim çağını kaçırdığımızı en acı şekilde görüyorduk. Osmanlı pavyonun­da halılar, şamdanlar, ipekliler, çuhalar üstüne altın ya da gü­müş işlemeli örtüler, armalı silahlar, seccadeler sergilenirken bir de milli kıyafetli Türk delikanlıların 'Buyurun bir kahve için,' diyerek gelip geçeni buyur ettiği bir Osmanlı kahveha­nesi açılmıştı. Burada Türk kahvesi içilip çubuk tüttürülüyor­du. Bizim makinemiz, icadımız, tekniğimiz yoktu ama Şark'a mahsus keyiflerimiz vardı. "
Sayfa 231·Kitabı okudu
USTA PAYDOS Murat Usta babası taş ustası olan biri. Anası onu doğururken ölmüş. 10 yaşındayken babasını da bir iş kazasında kaybedince, önce boğaz tokluğuna çalışmış. 14’üne bastığında çırak olmuş.
Mutlaka Okumalısınız...Bunun hepsini paylaşmam lazımdı
ATATÜRK' Ü dinlerken: GERİLLA HAKKINDA İKİ HATIRA
Sayfa 14 - Türk Tarih Kurumu Yayınları, 20 Ocak 1937, Cilt: 1-Sayı: 1·Kitabı okudu
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.