Cihan bak kardeş, 5 yaşında çocuğa anlatır gibi anlatacağım sana!.. || Peygamberlerin yaptığı insan üstü olaylara mucize denir, Veli kulların yaptıklarına ise keramet denir. Ve bu haktır. Ben bir Cumhurbaşkanı olsam ve orduma Bir komutan atasam o komutan da kendisi olmadığı zamanlar için kendi yerine bir vekil tayin etse ve kendisi şehid olsa,
Sevmek o kadar kolay ki , o kadar geniş zamanlı bir duygu ki ...insanın kalbi bir mucize .Görmek gerek ." Dil söyler kulak duyar, Kalp söyler kâinat duyar.
Bazı insanlara bahşedilmiş bir mucize bu. Kötülüğün ayak seslerini tanımak. Mucize değil de buna lanet diyebiliriz; kötülüğün kalp çarpıntısını bile fark edebildiğin halde ortaya çıkmasına engel olamamak mucize değil olsa olsa lanettir.
Dağlar arasına gizlenmiş, üstü bulutlarla kaplı, taş evleri ve ağaçsız bahçeleriyle uzaktan bir kayalığı andıran köye, güneş batmak üzereyken, elinde uzun asasıyla, siyah hırkalı bir gezgin geldi. Önce duvarları, sonra köpekleri, ardından duvar dibinde oturan yaşlıları selamladı. Adını soranlara, ben peygamberim, diye karşılık verdi. Evine davet edenleri nazikçe geri çevirdi. Uzun yoldan yayan geldiği için çıplak ayaklan yarılan ve bastığı yerde kan izleri bırakan gezgine ısrar ettiler, yemek sundular. O su içmekle yetindi ve yumuşak sesiyle, benim peygamberliğime kim inanırsa onun konuğu olur, onun yemeğini yerim, dedi. Çocuklar meraklı gözlerle bakarken, yaşlılar güldü . Gezgin geceyi dışarıda geçirdi. Sabahleyin peygamberlikten söz etti ve bir mucize göstermesini isteyen köylülere tutkuyla seslendi: Kalbi yansıtan söz, en büyük mucizedir! Başka mucize aramayın, söze inanın!
Bana mı oluyor bu aşk ateşi böyle?
Uykusuzluğa ne çare?
Uyusam da rüyalarıma mucize,
Kim bilir ne zaman büyürüm aklım havale...
Ben niye mutlu buralarda?
Sevdanın şah damarına,
Bir de öyle bir rüzgâr esiyor,
Gelip kapılan meftun oluyor.
Bana ki kalbime bu niye?
Kendimden geçiyorum delice.
Az bana kalsaydı bu aklım,
Kalbim susmayacak sanki her zaman bu güneşe muhtacım...
Ah işte nasıl bir âlem fevkalâde,
Yazacağım kelimeler coşacak kendi hâline.
Sonra herkes şair düşer,
Bu aşk iksirine...
AYKUT BARIŞ ÇELİK
Kör Çiçekçi uzaklaşırken parayı yine usulca yere bıraktığı nokta kadın ardından çığlıklarla "deliye bak parayı yere attı delinin zoruna bak" çiçekçinin yanından koşar adım yağmurdan kaçan simitçi çocuk düşen parayı gördü. Eğilip çiçekçiye verdi. Çiçekçi parayı almadı çocuk çok ıslanıyorum şimdi seninle uğraşamam der gibi çabucak parayı çiçekçinin ceket cebine sokuşturuverdi. Çiçekçi yağmurun altında ağır ağır kararına doğru yürü. Biraz sonra elini cebine attığı parayı yeniden çıkarıp yere bıraktı.
Yanında "işportacı puşta bak dolmuş parası yok Bu saatten sonra mucize olsa satamaz birazdan fırlattı O parayı dönüp dönüp arayacak"
İçimden Hayır parayı alamayacak dün kendini yağmurun eğlencesine biraz fazla kaptırmıştı onu hayıflanacak.
Sanki bi' mucize bu aşk, sanki yıldırım gibiydi,
Evet doğru, bu adam çılgınının biriydi
Ve sen benim şansım, bi' nevi tılsımım gibiydin.
Gökyüzünde en güzel parlayan yıldızım gibiydin!