"Hz. Muhammed üç konuda kendisini bağlayıp sonra da bunun çaresizliği altında ezilmiştir: Birincisi bu mucize meselesidir. Ehli Kitap’tan işittiği veya halk arasında anlatılagelen kıssaları aparıp Allah’ın ayetleri olarak duyururken bunlarda geçen peygamberlerin mucizelerinden ister istemez bahsetmiş, madem sen de peygambersin diğerleri gibi sen de göster şu mucizelerini denilince gösterememiş ve göstersem de zaten inanmayacaksınız, geçmiştekiler de inanmamıştı diyerek işi toparlamaya çalışmıştır.
İkincisi, eğer iman etmezseniz azap gelecek demiş ve geçmiş kavimlerden bol bol azap ve helak örnekleri vermiştir. Öyle bir hava estirmiştir ki, sanki azap hemen Ebu Kubeys dağının arkasında bekliyor! Ama çok az insan iman ettiği halde bu azap bir türlü gelmemiş ve daha geç inen ayetlerde bu yakın azap ahiret azabıyla mecburen yer değiştirmiştir. Sonrakiler de helakin gelmemesini Muhammed’in merhametine yoran rivayetler uydurmuşlardır.
Üçüncüsü de, Bedir savaşının ardından Allah’ın destek ve yardımı sayesinde sürekli galip geleceğine dair bir zanna ka-pılmış ve etrafındakilere bunu empoze etmiştir. İlgili ayetlere bakın bunu net olarak görürsünüz. Ancak Uhud Savaşı’nda alınan mağlubiyetle şaşkına dönmüşlerdir. İster istemez, Allah niye bize yardım etmedi itirazları yükselmeye başlamış olacak ki, bir suçlu aranmış ve dünyevi arzularla yerlerini terk eden Müslümanlar günah keçisi ilan edilmiştir. Oysa asıl neden Mekkelilerin ellerindeki atlı birliğin ezici üstünlüğü idi. Savaş için beslenen atlara yapılan vurgu bu yüzden olsa gerek."
Sayfa 61 - e-bookKitabı okuyor
Kuran’ın bütün sureleri, hatta ayetleri, büyük bir puzzle’ın parçalarıdır. Eğer bu parçalardan bir tekini bile bozarsanız, Kuran’daki bütün matematiksel sistemi bozarsınız. Kuran’ın matematiksel sistemi ancak herbir parçanın gözetilmesiyle mümkün olan bir sistemdir. Bu yüzden Kuran’ın bir suresi bile bu sistemi temsil eder. Tüm bu matematiksel sistemi yapan, o bir tek surenin de sahibidir. Bir sure bile tüm sistemin gücündedir! Ne müthiş değil mi?
Sayfa 373Kitabı okudu
Zulme Karşı Direnen Peygamber (Firavun,Samiri Bel'am)
Bu cüzde Hz. Musa dönemi uzunca anlatılır. Özellikle Hz. Musa'ya düşmanlık eden üç insan üzerinden durulur: Bunlar Firavun, Samiri ve Bel'am'dır. Bu kişilerin kendilerinin sembolik anlamları vardır. Firavun; zalim bir yönetimi, Samiri; insanlara put üreten ve Allah'tan uzaklaştırmaya çalışan şeytani teknolojiyi ve Bel'am
Kuran'ın ibadetlerle ilgili ayetleri de önemli bir yere sahiptir ve bunlar üzerinde çokça tartışılmıştır. Oysa düşünme, akletme ile ilgili Kuran ayetleri, şekilsel ibadetlerle ilgili ayetlerden çok daha fazla sayıda olmalarına rağmen çok daha az düşünülmüş, çok daha az gündeme getirilmiştir.
Sayfa 169Kitabı okudu
En'âm
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَۜ ثُمَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkar edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar.
En'am 1
وَهُوَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ
En'âm
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَۜ ثُمَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkar edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar.
En'am 1
وَهُوَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ
"Henüz İnmemiş Ayetler"
Ramazan Kur'an ayı... Her ne kadar "cliché" bir cümle olsa da işaret ettiği mana bakımından oldukça hakikatli. Bugün bir kez daha anlamanın hem gururunu hem burukluğunu yaşadım.
Tefsir okumalarını çok seviyorum. Boş (Faydasız mi demeliydim yoksa. Son süreçte çok fazla hikaye kitabı okudum çünkü) okumalardan aldığım hazzın önüne
Yahudilerden Râfi' b. Huzeyme, Resûlullah'a, "Eğer söylediğin gibi Allah katından gönderilmiş bir elçi isen o seni gönderen Allah'a söyle, gelip bizimle konuşsun, kelâmını duyalım" demişti. Bunun üzerine Allah,
"Bilmeyenler, 'Allah bizimle konuşsa, ya da bize bir mucize gelse ya!’ derler. Bunlardan öncekiler de tıpkı böyle, bunların dedikleri gibi demişti. Onların kalpleri (anlayışları) birbirine benziyor. Biz âyetleri, kesin olarak inanacak bir toplum için açıkladık" âyetini indirdi.
Sayfa 62Kitabı okudu
Bakara /118
“Bilmeyenler, “Allah bizimle konuşsa, ya da bize bir mucize gelse ya!” derler. Bunlardan öncekiler de tıpkı böyle, bunların dedikleri gibi demişti. Onların kalpleri (anlayışları) birbirine benziyor. Biz âyetleri, kesin olarak inanacak bir toplum için açıkladık.”
Ancak görüldüğü gibi geleneksel din savunucuları apaçık ayetleri dikkate almadıkları gibi bizzat kendi itibar ettikleri hadis kaynaklarındaki hadisleri de işlerine geldiği kadar dikkate almakta, peygamberimiz ile ilgili birçok mucize rivayetinde bulunmakta ve din adına uydurulan şeyleri, işlerine geldiği gibi kabul etmektedirler. Peygamberimiz ile ilgili yapılan mucize anlatımlarının tamamı da sonradan uydurulmuş olaylardır. Peygamberimize verilmiş tek mucize vardır o da mucizelerin en büyüğü olan Kur'an'dır.
Sayfa 157 - İstanbulKitabı okudu
Çünkü İblis âcizliği yüzünden karanlıkta kaldı.Melekler ise yine acizlikleri dolayısıyla aydınlığa çıktılar.Mucize de böyle yapar;Hakk'ın âyetleri de böyle olur.Âciz kalınca secdeye kapanırlar.
Sayfa 43Kitabı okudu
GERÇEĞİ VE HAKİKATİ GİZLEYENLER VE İNKAR EDENLER İÇİN İNEN AYETLER
BAKARA SURESİ AYET 159 İndirdiğimiz apaçık ayetleri ve doğruyu, Biz onları insanlar için kitapta iyice açıkladıktan sonra, gizleyenlere Allah da bütün lanet edebilenler de lanet eder.
BAKARA SURESİ AYET 171 - O küfre sapanların durumu, bağırıp çağırma dışında bir şeyi işitmeyen
Bakara Suresi 118. Ayet
Vekâle-llezîne lâ ya lemûne levlâ yukellimunallâhu ev te/tînâ âyetun kezâlike kâle-llezîne min kablihim misle kavlihim teşâbehet kulûbuhum kad beyyenne-l-âyâti likavmin yûkinûn
Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir âyet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi. Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri apaçık gösterdik.