"İnsan-hayvanların gelip gitmelerini, kampta dolaşmalarını izliyordu. İnsanoğlunun kendi yarattığı tanrıları izlemesine biraz benzer bir şekilde bakıyordu onlara. Hakikaten üstün yaratıklardı onlar, tanrıydılar. İnsanlara göre tanrılar nasıl mucizeler yaratırsa, insanlar da Beyaz Diş'in bulanık anlayışına göre öyleydi. Onlar efendiydi; bilinmeyenin her türlüsünün ve imkânsız güçlerin sahibi, canlı olan ve olmayan her şeyin hâkimiydiler. Hareket eden şeylere boyun eğdiriyor, duran şeyleri hareket ettiriyor, kuru odunlarla ölü yosunlara can vererek onlardan güneş renkli, yakıcı ve ısırıcı canlıyı üretiyorlardı. Ateş yakanlardı onlar! Tanrıydılar!"
Sayfa 100 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Hiçbir peygamber yoktur ki,
insanların inanmaları için kendisine mucizeler verilmiş olmasın.
Bana verilen ise Allah’ın vahyettiği vahiydir (Kur’an-ı Kerim’dir).
(Buhârî, İ’tisâm, 1)
Daha bilgisiz ve daha az deneyime sahip olduğumuz için, daha fazla mucizeler görürüz. Bu nedenle ilk insanlar birçok mucize yaşadılar; (...). Şaşırtıcı bir şey söylediğimizde, imgeleme gücümüz bir nesneye odaklanır ve onu kendiliğinden büyütür, onu oldukça olağanüstü kılmak için eksik olan şeyleri kendisi tamamlar (...)
Dediklerine göre, mucizeler geçmişte kalmış, çünkü şimdi artık düşüncelerimiz varmış:
Olağanı olağanüstü göstermek, aklımızı karıştırıp bildiklerimizi de unutturmak için tabii.