Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Arapçayı bilmeden hafız olmak
Bence bahis mevzusu olacak şey, ayrı ayrı okul de- ğildir. Millete dinini, imanını, bütün insanlık ihtiyaçları- nı vermek için bir yer vardır ki, ona okul derler. İsterse- niz medrese diyelim. Fakat ona başka, ötekine başka bir şey demeyelim. Başka bir şey olamaz. Bir tane olur ve o hakiki bir millet yetiştirecektir ve İslam yetiştirecektir. Bu
İzmir valisi ve bölge komutanı Nureddin Paşa, Yunanlıların İzmir’e çıkartma yapacağını ve Batı Anadolu’nun düşman işgaline uğrayacağını önceden biliyor ve bu duruma karşı halkı bilinçlendirmeye ve teşkilatlandırmaya çalışıyordu. Nureddin Paşa’nın teşvikleri ve yardımları ile 1918 yılının Kasım ayından itibaren İzmir’de Müdafaa-i Milliye, Türk Ocağı, Cemiyet-i İlmiye, Müdafaa-i Hukuk-i Osmaniye Cemiyeti, İstihlas-ı Vatan Cemiyeti gibi teşkilatlar kurulmuştur. Yunanlıların İzmir işgalinden yaklaşık iki ay kadar önce İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti, 17 Mart 1919 Pazartesi günü Milli Sinema salonunda toplanmıştır. Bu kongreye Aydın ili, Karesi ve Menteşe sancakları içinde bulunan İzmir, Manisa, Balıkesir, Aydın, Muğla ve Denizli’nin belediye başkanları başta olmak üzere 3 belediye başkanı ve 37 müftü ile birçok belediye meclis üyesi ve çeşitli kuruluşların temsilcileri katılmışlardır. Üç gün süren İzmir kongresinde “memlekete yöneltilecek her türlü saldırıya silahla karşı konulacaktır” kararı alınmıştır. Görüldüğü gibi Milli Mücadele’yi başlatanlar yerel ümera ve ulemadır.
Reklam
Garba Açılan Pencere
O günden sonra, nerede bir tören, bir toplantı olsa, Müftü Efendiyi nutuk söylemeye çağırdılar. Müftü Efendi de her gittiği yerde hep o nutku tekrarlayıp durdu. Yalnız nutkun içinden "tren" kelimesini çıkarıyor, geri kalanlarını olduğu gibi söylüyordu. Nutuk herkese o denli güzel geldi ki, hiç birimiz nutku tekrar tekrar dinlemekten
Nesin yayınlarıKitabı okuyor
Fetva alimlerinin aldanması
Bir grup ise, ilimlerin en önemlisini terkedip tamamen dáva ve mahkemelerle ilgili fetva bilgisine ve geçim maslahatları hususunda insanlar arasında geçerli olan dünya işleri ile alakalı uygulamaların ayrıntılarına yönelir. Kendilerine 'fakih (fıkıhçı) ve bu işe 'fıkıh ve mezheb ilmi' adını vermişlerdir. Belki de bununla beraber,
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Evveli Şam, ahiri Şam!" lanetini kırmayı düşlemek...
Füruzan'ın (Feruze Çerçi) 11 Şubat'ta aramızdan ayrılmasının gündem olması son zamanlarda Türk yazarlardan ne kadar koptuğumu fark ettirdi. Vefatına kadar ki tüm yaşamında oluşturduğu eserler ve o karizmatik duruşuyla birlikte aldığı birçok ödülle de klasikleşen bu önemli yazara okuma listemde yer vermeye karar verdim. Geçenlerde de
Balkan Yolcusu
Balkan YolcusuFüruzan · Yapı Kredi Yayınları · 2018104 okunma
Gül Kokusu Dr. Münir Derman - Sabri Tandoğan 2014 yılında umre için bulunduğum Medine'de sevgili peygamberimizin razvası civarında dolanırken tuhaf hallere kapılmıştım nedense. Hani olur ya bazen, kontrol sizde değildir. İçinizden gelen ses yönetir sizi. İşte öyle bir halde; Bir süre önce sitesine yazarak sadece umre dönüşünde de saçlarımı
Reklam
“Kuzuların derilerini yüzmektense koçların yünlerini kırkmak
Rivayete göre Şam valisi Esat paşa sıfırı tüketir ve hazine boşalır.Büyük sıkıntıya düşer. Danışmanları çare olarak Şam’daki dokumacılara fazladan vergi koymasını tavsiye eder. Bu tavsiye üzerine Esat paşa danışmanlarına Böyle bir vergi koyarsak ne kadar gelir elde ederiz? der "Elli veya atmış kese altın elde ederiz" derler. Bunun
Latife Hanım ile Mustafa Kemal’in sırrı: Kanlı yelpaze
Latife Hanım-Mustafa Kemal evliliğinin gergin anlarından biri... Sinirini yelpazesini avucuna vurarak gidermeye çalışan Latife Hanım, elini kanatır. Atatürk, tokat atmaya yeltenir. Fakat Latife Hanım kendini müdafaa için elini siper etmeye kalkınca kanlı parmaklar Atatürk’ün yüzüne isabet eder... Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına giren
“Cumhuriyet hükümetimizin bir Diyanet İşleri makamı vardır. Bu makama bağlı müftü, hatip, imam gibi görevli birçok memurları bulunmaktadır. Bu vazifeli kişilerin ilim ve faziletlerinin derecesi bilinmektedir... Vazifeli olmayan birçok insanlar da görüyorum ki aynı kıyafeti giymekte devam etmektedirler. Bu gibiler içinde çok cahil, hatta okuması yazması olmayanlara rastladım. Özellikle bu gibi bilgisizler, bazı yerlerde halkın temsilcileri imiş gibi onların önüne düşüyorlar. Halkla doğrudan doğruya ilişki kurmaya adeta engel olma sevdasında bulunuyorlar. Bu gibilere sormak istiyorum. Bu tutum ve yetkiyi kimden almışlardır? Millete hatırlatmak isterim ki bu kayıtsızlığa müsaade etmek asla doğru değildir. Herhalde yetki sahibi olmayan bu gibi kişilerin, görevli olan kimselerle aynı elbiseyi taşımalarındaki sakınca bakımından hükümetin dikkatini çekeceğim.”
İslâm’ın giriş kapısı, kelime-i şehâdettir. İslâm son hak din olduğundan, bu kapı, ırkı, rengi, dili ve önceki inancı ne olursa olsun, kıyamete kadar bütün insanlara açıktır. Bu kapıdan girmek için resmî işlemlere, dilekçeye, paraya, pula gerek olmadığı gibi, hoca ve müftü aramaya da gerek yoktur.
Sayfa 69 - Ahmet Tomor - 23. Baskı, Adapazarı 2022Kitabı okudu
Reklam
Kur'an-ı Kerim 610-632 M. yılları arasında yaklaşık 23 yıllık bir dönemde, Yüce Allah tarafından, Hz. Muhammed (s.a.s)'e Cebrail (as) aracılığı ile parça parça indirilmiş olan, insan ve cinlere son ilahi mesajı içeren evrensel bir çağrıdır. Metni sözlü olarak gelmiş ve sahabelerden bu işle görevlendirilen vahiy katipleri tarafından o
Bu dünyanın malına kanan bazı arsız kimselerin garip yalanlar uydurup iftiralar atarak yüce Osmanlı devletinin -Allah muhafaza- erkek ve kadın köle satmayı men edeceği, minarelerden ezan okunmayı engelleyeceği, kadınların tesettürünü ve mahrem mahallerini örtmelerini yasaklayacağını, kadınların ellerine boşanma hakkı vereceğini, dinimizden olmayanlardan yardım istediğini düşmanları dost ve arkadaş edindiği gibi suçlar işlediği yönünde kulağımıza duyumlar geldi ve tarafımızca anlaşıldı. Bunlar kara iftiradan başka bir şey değildir. İstanbul Başmüftüsü Arif Efendi'den "Kadı, Müftü, Ulema, Şerifler, İmamlar ve Mekke vaizlerine" yazılan bir mektup
Kur'an-ı Kerim'in hiçbir yerinde cami imamı, şeyhülislam, müftü, tarikat şeyhi, din adamı gibi Müslümanlara hükmeden, onları temsil eden, sınıfların varlığına rastlayamazsınız. Kur'an-ı Kerim bu sınıfların hiçbirinden bahsetmez iken, halkın geniş bir bölümünün cami imamlarıyla, müftülerle, şeyhlerle, dini yanlış bir şekilde özdeştirdiklerini gözlemliyor olmak, İslam dinine tabi olmaya çalışanlar için bir gönül yangınıdır.
472 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.