Bir bardaktan kırk kişinin su içmesi, bir sahana kırk kişinin el uzatması, karakterli kişileri iğrendirmeyecek durumlardan mıdır? Başkalarının giydikleri bir kirli elbiseyi insan olanın giymesi mümkün olabilir mi?
Şu kızların her ikisi de o romanları okudukları hâlde her biri onlara ayrı ayrı manalar vermişler, başka başka hükümler çıkarmışlardı. Romanlar birini ikaz etmiş ve diğerini aldatmıştı. Romanlar hep birdi. Fakat okuyan kafalar başkaydı.
Malum ola ki alimler öğrencilerin tabiatlarına melal gelmeyip daima ilme teşvik etmek için Salı ve Cuma günlerini tatil etmişlerdir. Bu iki günde öğrenciler bazı malzemelerini hazırlarlar, yaz günü ise mesire yerlerine gezmeğe giderler. Orada da yine pek boş durmayıp hisab, hendese ilmi, usturlab, ruh', misaha, Hind, Kıbt ve Zene hisabı, parmak hisabı, ağırlıkları kaldırma ilmi (=mekanik) ve bunlar gibi müstakillen derse ihtiyaç duyulmayan ilimleri müzakere ederler. Kış günü ise, geceleri sohbet edip, muamma, bilmece, muhadarat, tarih, şiir, aruz ve divan müzakere ederler. Bazıları garib ilimlerle de uğraşır. Ama meşgul edici olduğundan hocalar izin vermezler."