Muhalefet dediğin yurdun ayağına çelmedir. Tuzaktır. Yapılan her iyi şeyi baltalarlar, lekelerler, küçük görürler.
Sayfa 326 - Mahir BeyKitabı okudu
Abdullah b. Abbas Radıyallahu Anh
Begavi Mucem’inde İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor: “İbn Ömer, İbn Abbas’a yaklaşır ve şöyle derdi: “Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i, sana dua edip başını meshederken ve ağzına üfleyerek şöyle derken gördüm: “Allah’ım! Onu dinde fâkih kıl ve ona te’vili öğret” Ahmed’in Müsned’inde şöyle rivayet edilmiştir: İbn Abbas
Reklam
Sonra gene ABD’ye gitti. Bush’la buluştu. Her sene mutlaka bir defa gidiyordu. Washington’dan New York’a geçti. Anti Defamation Leauge’dan, Yahudi lobisinin en büyük onur ödülünü, “Cesaret Ödülü”nü aldı. Törende yaptığı konuşmada, Musevi düşmanlığının “utanç verici bir akıl hastalığının tezahürü” olduğunu “sapkınlık ve sapıklık” olduğunu söyledi. Seneler sonra İsrail’le papaz olunca, bu Yahudi Cesaret Ödülü başına dert olacaktı. Muhalefet partileri tarafından gündeme getirilecek, “İsrail’e atıp tutuyorsun ama, 2005’te Yahudi Cesaret Ödülü almamış mıydın?” denilecekti. Halbuki, Tayyip Erdoğan’ın sadece 2005 ödülü yoktu. Önceki sene, 2004’te gene ABD’ye gitmiş, Amerikan Musevi Komitesi’nden de “Cesaret Ödülü” almıştı. Bizim muhteşem muhalefetimiz, “katmerli Yahudi ödülü”nün birini hatırlayacak, birini unutacaktı. Neyse… Memlekete dönerken, uçaktaki gazeteciler Yahudi ödülünü sordu. Sordular ama, cevap alamadılar. Çünkü AKP tabanını rahatsız eden bi mevzuydu, haber yapılsın, konuşulsun istenmiyordu. Dolayısıyla, Tayyip Erdoğan lafı evirdi çevirdi, kaçak Kuran kursu meselesine bağladı, “Teksas Tommiks okumak serbestken, Kuran okumaya niye engel konulsun?” dedi. Kıyaslama dediğin böyle olurdu!
Babam, Hayrettin Varol.. Bafra'nın Sarıköy'ünden.. "Ordulu Hayriddin" derlerdi daha çok.. İbi Emmi, "Afkat" diye seslenirdi.. Çevre köylerde, "Dabancacı" ya da "Fişekci" diye de tanınırdı.. Ufaktan o işlere de bakardı ankayacağınız.. İyi adamdı babam, Allah rahmet eylesin.. Her ne kadar,
Akıllanmadık, Akıllanmayız
İstanbul Depremi olacak ve binlerce insan ölecek. TRT yavşağı dram peşinde. An itibarıyla Ömür Dediğin programında depremzedelere mikrofon uzatılmış. Altta da acıklı bir balaban çalıyor. :D Allah sizin cezanızı versin diyeceğim de veriyor zaten. Bir tek bizim ülkemizde var bu deprem görüntüleriyle acıklı klip yapmak. Deprem olacak ve öleceğiz. Kendi hatamızı Allah'a yamayacağız. Allah'ım bizi koru diyeceğiz. Allah bizi böyle mal olduğumuz sürece korumayacak. Allah devletimizin belasını verdi daha da fazlası gelecek. İstanbul Depremi eğer bu yıl içerisinde olursa ülkenin beyaz bayrağı çekeceğini düşünüyorum. Bir süre sonra bu mesajı hukuka aykırılık sebebiyle kaldıracağım zaten. Ama artık içimde kalsın istemiyorum. Salak olduğumuz sürece daha çok ölürüz biz. O ölenlerin içinde ben de olabilirim. Siz de olabilirsiniz. İstanbul'un çâresiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Kimseyi kandırmayalım. Sorumlu kim diye sorduğunuzda kendimizi işaretlemeliyiz. Biz salağız ki salak gibi bir parti ülkeyi yönetiyor. Mal gibi muhalefet muhalefetliğini bile yapamıyor. Salağız, aptalız hepimiz. Artık daha fazla aptal olmayalım. Cahiliz önce bunu kabul edelim. Ben o kadar cahilim ki yaşadığım şehrin dibindeki fay hattının 500 yıldır kırılmadığını hiç okumadım. Deprem çantası hazırlamadım. Salak gibi kaldım deprem anında. 2 dakika boyunca neye uğradığımı şaşırdım. Benim gibi salak çoktur diye düşünüyorum. Salak olmayalım artık... Acıtasyon pornosu izlemeyi bırakın artık; harekete geçin. Ama umudum yok salaksınız, salağız çünkü.
Çehov'dan Gorki'ye:
"Düşlerimi dinlemek seni sıkıyor mu? Bunlardan söz etmek çok hoşuma gidiyor benim. Ülkemizin kırsal kesimlerinde iyi, akıllı, bilgili öğretmenlere ne büyük, ama ne büyük bir gereksinme olduğunu bir bilsen! Rusya'da öğretmenler için çok seçkin koşullar yaratmalıyız, hem de en kısa zamanda, çünkü biliyoruz ki, halkımız dört dörtlük bir
Sayfa 29 - 30 Yordam EdebiyatKitabı okudu
Reklam
Yavu bu herifler deli mi, kör mü? Köylünün keriz tarafına yaslanmakla sittin sene iktidar edilir mi? Şehirler mühim! Ne gelirse şehirlerden gelir! Şimdik şehirler muhalefetin! – Abiler, muhalefet kabarıyor! Şehirler horozlanıyor! Aman sonunda zorlanmayalım? Bunları aynen söyledim, lâkin söz dinnetemedim. Nisan ayı gelince, büyük şehirler hepten zort etmeye başladı. Cadde ve meydanlar talebe gençleriyle dolup taştı. Gençler caddelerde “Olur mu? Vurur muuu?” diye bi makamlar tutturdu. Bizim partili kodamanların ise ağa damarı kabardı: – Oluuuur, vuruuuuur, deyip yangına körükle gittiler. Yavu bu gidişin sonu gidiş değil! Batıyoruz lan! Üç beş çocuk dediğin, yüz binleri aştı lan! Abiler, bu sesler ne pekiy, bu sesler? “Ya ya ya, şa şa şa! Bizim Paşa çok yaşa! Başbakan istifa!
Evrensel Basım YayınKitabı okudu
Milletvekili Seçilmesi Osman Yüksel, 1961 seçimlerinde Konya’dan milletvekili adayı olmaya karar vermiştir. Ancak propaganda konuşmasını yaptığının ikinci günü geçmişte yazmış olduğu bir yazıdan dolayı tutuklanmıştır. Olay, Yeni Konya gazetesine “AP İl Merkezi Dün Emniyetçe Arandı” başlığıyla şöyle yansımıştır: “Serdengeçti dergisinin
DP Dönemi Siyasetle İlişkisi Demokrat Parti’nin 1950-1960 yıllarında iktidarda bulunduğu dönemde Serdengeçti dergisinin 11. sayıdan başlamak üzere 32. sayıya kadar toplam 22 sayısı çıkmıştır. Aşağıda da örnekleriyle incelendiği üzere bu sayılarda CHP’ye yönelik eleştirilere devam edilmekle birlikte, ilk dönem DP’ye karşı destekleyen ve