İnsanlar görüp duyduklariyla bir insana önyargılı yaklasmak yerine o kişiyi yakından tanımaya çalışsalar keşke. HAYAL GÜNLÜĞÜ III. Murat Han bir gün telaşlı bir şekilde uyanır. Yüzünde düşünceli bir hava vardır. Vezîr-i Âzam Siyavuş Paşa, padişahın bu halini görünce dayanamayıp sorar: - Hayırdır
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Reklam
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu... Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur. İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
912 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Ahmet Cevdet Paşa'nın yazdığı kitabı yayınlarken Ahmet Cevdet Paşa'nın kim olduğu bilgisini de -derin bir şekilde- veren bu kaynak kitabının başlangıcıyda oldukça güzeldi. Ahmet Cevdet kendi deyimiyle 27 Mart 1823'te dünyaya gelmiş, ismi Ahmet olup Cevdet mahlasını İstanbul'da eğitim görürken Şair Süleyman Fehim Efendi'den almıştır. Devrin en
Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (2 Cilt)
Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (2 Cilt)Ahmed Cevdet Paşa · İlgi Kültür Yayınları · 201163 okunma
Hızlı Okuma
HIZLI OKUMA BELLEME ÇERÇEVESİ Tanımı: Belleme okuma esnasında edinilen bilginin istenildiğinde çağrılabilecek şekilde hafızaya yerleştirilmesi sürecidir. Genel Hafıza konusu son bölümde daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Bu güne kadar yüzlerce kitap okuduğumuzu biliyoruz. Eğer bu kitapların içeriklerini hafızamızda tutabilseydik şimdi
Reklam
Datça’da bademler toplanır, Yozgat’ta henüz çiçek değildir ve ‘mavi gökyüzü’ kurşun rengindedir… “Dudağında yarım bir sevdanın hüznü”, Bahtiyar ölür!.. “Zeytin ağaçları söğüt gölgesi, Bende çıkar güneş aydınlığına” diyen Sezai doğar Diyarbakır’da 1933 ve Geyve’de Mona Roza, İstanbul’da Muazzez banka reklamında ölür 2013!.. Şehzadebaşı’nda
Tarih(Sel
Fazlullah’ın başlıca ınüridlerinden biri olan Mîr Ali el- A ’lâ, mürşidinin ölümünden sonra Anadolu’ya geçerek Bektaşî tekke^lttt sığındı.O nunla ve NesÖnî ile HurÛfiliğin, Türkiye’de Bektaşîlikle bütünleşen uzun yaşamı başladı. Anadolu ve Rumeli’ye bu süzgeçden geçerek yayıldı. Ali el-A’lâ (Gıyâseddin Muhammed b. Muhammed el-Horâsânî el-
Fatih Sultan Mehmed'in Uzun Hasan'a harp ilanı
Bismillahirahmanirrahim ve bihi nestain. Esselamü ala men itteba'al-hüda Halik ül-Kevneyn ve razik üs-sakaleyn cellet kudretehü ve allet kelimetehu hazretlerinin ben kulu ki valiy ül-bilah, hamiy ül-ibad, muhyi-i sünnet-i Resulullah ve mücri-i şeriat-i Nebiyullah-i aleyhi ve ala alihi salavatullah. Şah-ı serveran Sultan Muhammed b. Murad b. Bayezid hanım. Sen ki Serdar-ı acem, Han-ı azam, Keyhüsrev-i yegane, Feridun-u zamane Hasan Hansın. Misal-i şerifimde (mektubumda) şöyle isdar buyurdum ki agah olasın, kişi devlete mağrur olup hakkından tecavüz edip bi-insaflar hareketlerini kılmak alamet-i intikal-i devlet ve emaret-i zeval-i memlekettir. Pes, şol vesavis-i şeytaniyye kim dimağın cevfini (içerisini) makar edinmiştir, istinşak-ı ma-ı inabet ile anı zail ve akl imamını pişuva edesin, ki bizim memleketimiz dar-ı İslamdır, eba an ceddin devletimiz çarağı (kandili) küfür ehlinin yüreği yağı ile ruşendir. İslam ehline eğer öz kasdın var ise a'day-i devlet ve şeriattan bazı sensin ve sana uyup yardım edenlerdir. Pes, bizim dahi ol taifenin kökünün kazınması kasdına atımız eyerlenmiştir, kılıcımız kuşanmıştır. Bilmedim veya gafil idim demeyesin. Hiç senin beri gelmen hacet değildir. Şevval-i mübarekte meymeneti genel olsun, Fettah-ı zülmenen desturu ile leşkeri mansurum ile (muzaffer ordum ile) Karahisar kalasının üzerine varıram. Şol kasda ki: Ben kulunu sebep kılıp senin zulmünü mazlumlar üzerinden götürem ve adım sanım nabedit kılam (yok edem) Bilcümle sözü uzatmak lazım değildir. Selam benim hakkımda hayır murat eden üzerine olsun.
Ruhunuz şad olsun...
Vatan ne türkiye'dir türklere, ne türkistan, vatan tek ve müebbettir: turan P. Astsb. Bçvş. Ömer Halisdemir, İlhan Varank, Erol Olçok, Abdullah Tayyip Olçok, Mustafa Yaman, Sedat Kaplan, Ümit Çoban, Yalçın Aran, Murat Akdemir, Mustafa Direkli, Ramazan Konuş, Serhat Önder, Yasin Yılmaz, Muhammet Yalçın, Recep Gündüz, Hüseyin Kısa, Halil İbrahim
Reklam
Halife Cihat İlan Ediyor
14 Kasım 1914. Tüm Müslümanların tarihe geçecek bir olayı yaşayacağı gündü. Halife yüzyıllardır kınında duran kılıcını çekecek ve "Cihat" ilan edecekti. Hazreti Muhammed'in vekili ve Müslümanların önderi olan Osmanlı Padişahı Mehmet Reşat, "Cihat" ilan edince bütün Müslümanlar din uğruna savaşa gireceklerdi. Fatih Camii avlusu büyük bir kalabalığa tanıklık ediyordu. Cami duvarları yeşil bayraklar ve Arapça ayetlerle süslenmişti. Arada sırada uzun sakallı, derviş kılıklı kişiler dualar okuyor, iki yana sallana sallana "Hu!" çekiyorlardı. Bir de hükümetin parayla tuttuğu çığırtkanlar vardı. Çığırtkanlar, medreselerde dini eğitim gören mollalar ile üniversite öğrencileri askere alınmazlardı. Kutsal savaş için yeri göğü inleten bu gruplar başkalarının kan dökeceği, can vereceği bir savaşın bayraktarlığını yapıyorlardı. "Allahüekber! Allahüekber!, Yolun açık olsun asker!" "Halifemiz çok yaşa!, Enver Paşa çok yaşa!" Cami avlusundaki kürsüden, Osmanlı İmparatorluğu'nun önde gelen din adamları ve yüksek dereceli memurları önünde fetva okundu. Artık, "Cihat" ilan edilmişti. Müslümanlar din uğruna savaşa çağrılmıştı. Rusya, İngiltere ve Fransa egemenliği altında yaşayan Müslümanlara büyük iş düşüyordu. Onlar hem bu ülkelere karşı ayaklanacak ve hem de Osmanlı askerleri kendilerini ve ailelerini öldürseler bile ses çıkarmayacaklardı. Alman, Avusturya ve Macar askerlerine karşı gelen Müslümanlar cehennem azabına uğrayacaklardı. Fetva böyleydi çünkü.
Sayfa 23 - Asi KitapKitabı okudu
Resim