Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN 2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ 1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT 2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR 3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK 4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL 5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE 6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN 7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ 8-ŞEHİT UZMAN
Kimlik farklılıklarının en önemlisi, gerçek ya da uydurma olsun, dini ayrılıklardı. En büyük ayrışma ise Hindular ile Müslümanlar arasındaydı. Böl ve yönet tarzının en önemli aracı dindi. Din üze­rine araştırmalar yürüten Peter Gottschalk'ın çalışmaları, Hindular ile Müslümanlar arasındaki ayrışmanın İngilizlerin kasti bir projesi olduğunu
Reklam
Gerisini Siz Düşünün :))
Körfez ülkeleri içinde en demokratik ülke sayılan Kuveyt'te siyasi parti kurmak yasaktır.
Sayfa 978Kitabı okudu
O güzel işçiler...
Temeşvar'da işçiler Çavuşesku istifa etmediği takdirde fabrikaları havaya uçuracaklarını bildirdiler.
Sayfa 868Kitabı okudu
Nora Astorga
(Nikaragua diktatörü) Somozalara yakınlığı ile tanınan zengin bir ailenin kızı Nora Astorga ve diğer üç FSLN (Sandinista) gerillası, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, (faşist) Ulusal Muhafızlar'ın komutanı, Somoza'nın yardımcısı General Reynaldo Perez Vega'yı seks tuzağına düşürdüler. Amaçları kaçırmaktı ancak karşı koymaya kalkışınca çatışma çıktı ve öldürdüler... Nora Astorga, Devrim'den sonra adalet bakan yardımcısı oldu. 1984'te Nikaragua'nın Washington büyükelçisi olarak atanması düşünüldüğü halde Başkan Reagan agreman vermediği için bu gerçekleşmedi. Gerekçe açıklandığında El Perro (Köpek) lakaplı Reynaldo Perez'in CIA ajanı olduğu ortaya çıktı. Nora Astorga 1988'de 39 yaşında öldüğünde BM'de büyükelçiydi.
Sayfa 828Kitabı okudu
Butto, 1973 Anayasası uyarınca genel seçimlerin 7 Mart 1977'de yapılacağını açıkladı. Çeşitli nedenlerle Zülfikar Ali Butto'ya karşı olan, ama kendi aralarında herhangi bir ideolojik ortaklık bulunmayan 5 parti, Nizam-ı Mustafa (Hz. Peygamber düzeni) sloganı etrafnda ve Pakistan Ulusal İttifakı (PAN) içinde bir araya geldiler. Pakistan'daki siyasi atmosferi ve düzeyi tanımak açısından bu ittifaka kısaca değinmekte yarar var. PAN'ın 5 üyesi şunlardı: a-Seküler görüşlü Bağımsızlık Hareketi, b-Sosyalist görüşlü Ulusal Avami Partisi c-Komünist görüşlü Toplum Partisi, d-Muhafazakâr görüşlü Müslüman Birliği ve e-Radikal İslamcı gelenekten Cemaat-i lslam... Sonuçlar, PAN'ın %35,7, PHP'nin (Pakistan Halk Partisi) ise %60,1 oy aldığı şeklinde açıklandı. Bu durum PAN tarafından olduğu gibi uluslararası gözlemciler açısından da şaşkınlıkla karşılandı, çünkü Karaçi, Lahor, Ravalpindi gibi büyük kentlerde çok kalabalık toplantılar yapan PAN hiç üyelik kazanamamıştı. (Pakistan'ın beş benzemez 5'li masası, Zülfikar Ali Butto'nun hileli seçimleri ve Ziya-ül Hak darbesine giden yol)
Sayfa 709Kitabı okudu
Reklam
Ölümsüz Salvador Allende
"Onların gücü var, bizi kendilerine bağımlı yapabilirler, fakat toplumsal süreçleri cinayetle de zorbalıkla da durduramazlar. Tarih bizimdir ve onu halk yapar. Yaşasın Şili! Yaşasın halk! Yaşasın işçiler! Bunlar benim son sözlerim ve eminim ki kendimi feda edişim boşuna değildir ve eminim ki en azından cinayeti, korkaklığı ve ihaneti kınamak için bir ahlak dersi olacaĝım." Salvador Allende başkanlık sarayında, özel korumalarıyla birlikte saat 14:30'a kadar direndi. 5 saati aşkın direniş sonunda La Moneda darbeciler tarafından teslim alındığında Allende'nin çatışmada öldüğü açıklandı... 11 Eylül 1973, Şili tarihinin en trajik günlerinden biri oldu. Fakat asıl zulüm ve ölüm dolu günler yeni başlamaktaydı.
Sayfa 653Kitabı okudu
1964 yılı ortasında, Meis adası ile ilgili bir önerinin Yunanistan tarafından reddedilmesi üzerine, ABD Başkanı Lyndon B. Johnson'ın Yunan büyükelçisini kabaca haşlaması ibret vericidir. Büyükelçi, Yunan parlamentosunun anayasal yetkisinden söz edecek olduğunda Johnson, "...Amerika bir fil, Kıbrıs ve Yunanistan ise birer pire. Eğer bu iki pire fili kaşımaya devam ederlerse bir güzel pataklanırlar... Yunanlılara çok cömertçe Amerikan dolarları ödüyoruz. Eğer senin başbakan bana demokrasiden, parlamentodan, anayasadan söz ederse o da, onun parlamentosu da, anayasası da uzun sürmeyebilir."
Sayfa 438Kitabı okudu
1950-80 arasında Latin Amerika'da askeri diktatörlük yaşamamış olan sadece bir ülke kalmıştı: Meksika. O Meksika ki, 1929'dan 2000'e tüm seçimleri aynı siyasi çizginin başkan adayları ve partisi, çoğu kez %90'ı aşan ezici oy üstünlüğüyle kazandı. Bu durum, Meksika'da da sözcüğün gerçek anlamında bir demokrasiden değil, olsa olsa sandıktan çıkan kalıcı bir otoritarizmden söz edilebileceğini gösterir.
Sayfa 173Kitabı okudu
Adnan Menderes ve Fransızların Cezayir Katliamcılığı
19 Eylül 1958'de Ferhat Abbas başkanlığında Cezayir Cumhuriyeti Geçici Hükümeti'ni (GPRA) kurdu. Tunus'ta üslenen geçici hükümetin başkanı Abbas, bu girișimin diğer devletlerce tanınması için yoğun bir diplomatik çaba yürüttü. Fas, Tunus, Mısır başta olmak üzere çoğu Asya ve Afrika ülkeleri ile sosyalist ülkelerin tümü geçici Cezayir hükümetini ilk günden tanıdı. Daha önce BM'nin Cezayir konusunda aldığı kararlara ret ya da çekimser oy kullanan Türkiye, bu hükümeti tanıdığını da bildirmedi.
Reklam
Şehrin valisi Hüse­ yin’e karşı güçlü bir süvari birliği yollayıp teslim olmasını ister. Hüse­ yin bunu reddedince, su yollarım keserler. Hüseyin ile etrafındaki az sayıda insan kuşatılır ve Miladi 680 yılında, Muharrem ayının onuncu gününde, Kerbela düzlüklerinde, kendilerini cesurca savunmalarına rağmen öldürülürler. Kendisinin ve kardeşinin ailesinden pek çok kişi de dahil olmak üzere, Hüseyin’le birlikte seksen yedi adamı ölür. Ce­ sedinde otuz üç mızrak darbesi ve otuz dört kılıç yarası sayılır. Düş­ man birliğinin komutanı Hüseyin’in cesedinin atların ayaklan altında çiğnenmesini emreder. Peygamberin torununun başı kesilip Şam’daki Halife’ye gönderilir. Halife sopasıyla bu başın ağzına vurur; ama ora­ da hazır bulunan yaşlı bir “sahabe” karşı çıkarak, “Sopanı çek” der “çünkü ben Peygamberin ağzını bu ağzı öperken gördüm.” “Peygamber ailesinin çektiği azap” Şii kendini helak etme edebiya­ tının gerçek temasıdır. “Gerçek Şiiler, vücutlarının yoksulluk içinde zayıflamış, dudaklannın su­ suzluktan çatlamış ve gözlerinin sürekli ağlamaktan şişmiş olmasından ta­ nınıyor olsa gerek. Gerçek bir Şii, haklarım savunduğu ve uğruna azap çektiği aile kadar zulme uğramış ve perişandır. Kısa sürede, çile ve zulmün Peygamber ailesinin çağrısı olduğu fikri egemen olur.”
Resim