“Bedri... Kısa kesmek lazım. Vaktim yok. Beni hiç itiraz etmeden dinle. Beni seviyorsan –ki bunu bilmem– ve Macide’yi seviyorsan –ki bunu tahmin ederim– dediklerimi yaparsın. Her zamanki gibi, bir anda düşünülüp verilmiş kararlardan bahsetmeyeceğim. On günden beri bu mesele üzerindeyim. On günden beri kendi kendimle hesap görüyorum. Müthiş açığım
Öldün, defnedildin, annen baban sevdiklerin en geç ayrılan onlar oldu kabrinden ama ayrıldılar. O an demiyecek miyiz ? Tek mühim mesele buymuş hem de en mühim mesele. iş, aşk, hüzün, mutluluk bunlarla uğraş bitmez ve bitmeyecek ama hayat bitecek..
Bu toprakların derin bilgeliği, bugünü yeniden inşa etmekte bize nasıl bir yol gösterebilir? Gönül, “Çalab’ın tahtı”dır, ses verir; yeter ki biz onun fısıltısını işitelim. Kalp bağırıp çağırmaz, sadece fısıldar.
Sadettin Ökten ve Kemal Sayar’ın bir çağrışımlar denizinde yol alan doğaçlama konuşmalarından oluşan Dünyaya Geldim Gitmeye adlı kitabın
İşte Ebû Hanîfe’nin târihî rolü burada ortaya çıkmaktadır. Sahabe neslinin iyice ortadan kalkmaya başladığı bir dönemin hemen başında, bireyin gücünün ne olabileceğini göstermiş, bu anlayışı üstadlarından devraldığı mîrâs doğrultusunda sistemleştirmiş, gün yüzüne çıkarmıştır. Ebû Hanîfe’nin görüşleri tâkip edildiğinde yenilikçi bir duruşa sâhip olduğu görülecektir. O dâimâ yenilikçi, rakipleri “gelenek, töre, sünnet, eskilerin yolu” adına statükocudur.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı