Ya Rabbi! Sonsuz şükürler olsun, yeni bir güne uyandırdığın için. Sonsuz şükürler olsun, verdiğin sonsuz nimetlere. Sonsuz şükür bize göz aydınlığı olarak verdiğin çocuklarımız için. Onları bize emanet ettin. Sen onları muhafaza et, koru. Bizi onlarla imtihan etme. Onları açık, gizli her türlü günahtan muhafaza et. Onları kitabını rehber
128 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Kadın Ve Düşünceler
Kadın hareketinin belki de en net bir şekilde dile getirildiği ve bu alanda önemli kitaplardan biri olma özelliği taşıyan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un kaleme aldığı, feminist yaklaşımın her ne kadar derinlerde irdelense de okumanın belki de en kolay olduğu kitapların başında yer almaktadır. Bu denli kolay okunup anlaşılmasının elbette
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Kızıl Panda Yayınları · 037,7bin okunma
Reklam
Hakkın Rahmetini üzerine celbedecek bir mücahede***
İnsan, Kur'ân-ı Kerim'in beyanına göre “zayıf yaratılmış" "daima Hakk'ın yardım ve inâyetine muhtaç", “nefsinin putperesti olabilecek, “nankör”câhil ve "zulme yatkın" bir varlıktır. Bu haliyle o, kendi haline bırakılacak olsa, hakikatler- den bîhaber, sınırsız nefsânî arzularının tatmini yolunda "aşağıların aşağısına yuvarlanıp giden" ve sonuçta hiçbir varlıkta eşi benzeri görülmemiş kötülüklerin ve çirkinliklerin toplandığı garip bir mahlûka dönüşecektir. Bu hâle düşmemenin tek bir kurtuluş yolu, ilâhî rahmet ve ihsânın kulun elinden tutmasıdır. Diğer bir ifadeyle, kişinin Hakk'ın rahmetini üzerine celbede- cek bir mücâhedenin içinde bulunması, kendine ve yaptıklarına güvenmeyip, Rabbe muhtaçlık hâlini, tazarru ve niyaz duyguları içinde sürekli seslendirmesi ve hissetmesidir. Hz. Yûsuf -aleyhisselâm-'ın dilinden nakledilen şu itiraflar, bu hakikatin en güzel ifâdesidir: "Ben hiçbir zaman nefsimi aklamak ve onu masum göstermek istemiyorum. Çünkü Rabbimin rahmetine nâil olma hâli dışında her nefis, ısrarla kötülüğü emreder. Hiç şüphesiz Rabbim affedicidir, merhametlidir." (Yusuf Sûresi, 53.Ayet)
Sayfa 30
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
180 syf.
·
Puan vermedi
Doğmak ya da doğmamak. Tüm mesele bu değil. İnsan hayatı üç evreden ibarettir. Doğmak, yaşamak ve ölmek. Bizim için doğmak ve ölmek arasındaki o zaman dilimi çok kıymetlidir. Kendimizi gerçekleştirmeye çalışırız. Peki ya bizi dünyaya gelmeden önce bizi birileri eğitmek isteselerdi? Nasıl bir dünyaya geldiğimizi anlama imkanımız olsaydı?
Doğmadı Kutsal Çocuk
Doğmadı Kutsal ÇocukPascal Bruckner · Telos Yayıncılık · 199736 okunma
"sende sakın kimseye muhtaç olma birileri seni sevsin diye kendi karakterini kaybetme"
Reklam
Ailemin ötesindeki dünyada da yaşlılık sorunları ya da çocuklarına muhtaç olma gibi kavramlar yoktu. Gençlerin yaşlılara ayıracak zamanları hep vardı. Zaten, "zaman ayırma" diye ruhsuz deyimler de yoktu, ilişkiler kendiliğinden akardı. Yaşam süresi günümüze göre kısaydı. İnsanlar belirli bir yaşa geldiklerinde önce hastalanır, ardından hayata veda ederlerdi. Tıp onları daha uzun yaşatacak yöntemlere sahip olmadığından doğal ölünürdü. Dolayısıyla yaşlılar genellikle dinç insanlardı. Çevremde hiç bunama yoktu, Alzheimer zaten duyulmamıştı. Bazen filanca kişiye inme indi gibi şeyler duyduğum oldu, ama ite kaka yaşamaya zorlanmadıkları için zamanları dolunca hayatları sona ererdi. İstenmeyen yaşlı duyulmuş şey değildi, bu olguyla ilk kez Amerika'da karşılaştım.
Sayfa 64 - MetisKitabı okuyor
Hangi hayâl yoksul kalbini baharlardan vazgeçirdi... Bir nefes kadar soğuk rüzgarların getirdiği sabahlar yalnızlığıma ağlarken, rüyalarım bulamazken ellerini, Hayallerim,kadere halâ inanmazken, nerede kaldı ürkek ama asil olan sözlerin... Bizim kaybedince teselli bulabileceğimiz ne bir imanımız, nede etrafımızda hakkı bilen birileri vardı.. Bunu bir şövalye gibi görünmek için değil, dünyanın bir gerçeğini insana anlatmak için söylüyorum. Çünkü Şövalyelere inanmıyorum artık... Hani bir hikaye vardır klişe olan herkesin fotokopi makinasında bastırdığı... Hikaye şöyle; herşeyi tek yaptım, zorlukları geçtim ve güçlüyüm. İçinizdeki ilah olma kabiliyeti olan başka bir sizin yazdığı bu hikaye artık bitti uyanın. İnsanın beşere muhtaç bırakıldığı bu dünyada ,insan insana muhtaç... Ve İnsan tefekkür eden bir varlık, beşer ise sadece yaşayan.... İnsan beşerin tuzağına düştüğü bu dünyada, beşere değil insana hasret...
Oku kızım elin horozuna muhtaç olma 😅
korkma, muhtaç olma. dikkatini olduğun hâle çevir. vaktin evladı ol. yaptığına, yediğine, duyduğuna, gördüğüne, baktığına, yaşadığına dikkat kesil. pür dikkat ol.
Reklam
Ayrıca aciz ve ötekine muhtaç olduğumuz gerçeğinin kökeninin erken doğmuş olmamızda yattığını da doğaya bakarak rahatlıkla görebiliriz. Doğadaki hiçbir canlı bu kadar uzun süre boyunca hayatta kalabilmek için annesine muhtaç değildir. Bu bağımlılık aylarca sürer. Bu da zihnimize öteki olmadan hayatta kalamayacağımız bilgisini kazır. Bu bilinçdışı bilgiyi yalnız kaldığımızda veya terk edildiğimizde iliklerimize kadar hissederiz. Ayrılmak, bilinçdışı olarak annenin yokluğunu anımsattığı ve bu da ölüm anlamına geldiği için bu kadar zordur. Eksik ve aciz olduğumuz gerçeğiyle birlikte, bir gün ölüp gideceğimiz ve kurda kuşa yem olacağımız bilgisi insan tekinin sahip olduğu en trajik bilgidir. Ayrıca insan doğadaki diğer canlıların çok büyük bölümünden fiziksel özellikleri bakı- mından da çok daha zayıftır. Homo sapiens, en başından beri topluluk halinde yaşayarak bu eksikliği, yani ötekine muhtaç olma durumunu telafi etmeyi ve hayatta kalmayı başarmıştır. Bu bir anlamda ailenin - dikkat edin evliliğin değil - neden her daim var olduğunun da nedenidir.
Sayfa 84
İlahi adalet der susarım...
Bir konuya açıklık getirmek istiyorum; iyi insanların kolay kandırılmalarının sebebi saf olmaları değil, "Ya doğru söylüyorsa" seçeneğinin vicdanlarına uyguladığı baskılardır. Sizin aptal yerine koymaya çalıştığınız o insanlar, muhtaç olma ihtimalinizi es geçmeyecek kadar merhametli insanlar oldukları için ne kaybedeceklerini düşünmeden sizi o durumdan kurtarmaya çalışıyorlardır. Zaten siz bunu anlayabilseniz iyiliğin ne kadar güzel bir şey olduğunu da anlamış olurdunuz. Ama bir gün düştüğünüzde, etrafınızda biriktirdiğiniz kötü insanlar size sırtını döndüğünde, sizi kurtaracak kişinin bir zamanlar aptal yerine koyduğunuz insanlar olduğunu göreceksiniz.
İnsandaki nefs-i emmârede makam ve lider olma sevgisi vardır. Onun bütün hedefi akranlarından üstün olmaktır. Bütün mahlûkâtın kendisine muhtaç olmasını, kendi emir ve yasaklarına uymasını ister. Kendisi ise başkalarına muhtaç olmayı, başkasının emri altında bulunmayı istemez. Bu (nefsin) ilâhklık dâvâsıdır ve benzersiz olan Hak Teâlâ'ya ortak olma isteğidir. Hattâ o kötü nefs Allah'a ortak olmaya bile râzı değildir. Ona da hükmetmek ister. Her şeyin kendi emri altında olmasını ister.
Sayfa 88 - ErkamKitabı okuyor
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
Resim