Anladığım kadarıyla Türk Edebiyatı'nda böyle bir öykü tarzı oluşmaya başladı. İlk başlarda tuhaf bulsam da sonradan alıştım sanırım. Emrah Serbes, Melisa Kesmez, Mahir Ünal Eriş tarzı. Birkaç tane daha var hatırlayamadığım. Hikayeler hep yarım kalıyor bir kere, sonra bolca küfür ve argo baharat gibi öykülerin her yerine serpiliyor. Vurgulanmak istenen bir yaşam tarzı, siyasi görüş vs varsa okuyucuyu sıkmak pahasına her hikayede cümlelerin aralarına ustaca sıkıştırılıyor ve asıl can alıcı nokta kitap ismi, muhteşem bir isim seçiliyor ki benim gibi ilginç kitap isimlerine zaafı olanlar kaçırmasın. Tıpkı daha önce okuduğum 'Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz' deki gibi, harika bir isim. Orada tüm öykülerde yer verilen hatta gözümüze sokulan alkol burda yerini solculuğa bırakmış. Hikayelerde geçen politik kavramlar hangi taraftan olursa olsun beni rahatsız etmez. Beni rahatsız eden solcuları bile bıktıracak şekilde solculuk vurgusu, alkol kullananları alkolden tiksindirecek derecede bir anlatım.Bunlar olmasa aslında samimi, akıcı öyküler. Kitabı beğenmedim diyemem, anlatımı çok güzeldi. Bazı cümleler özellikle, bunu böyle anlatmak nerden aklına gelmiş dedirtti. Bizden, tanıdık bildik şeyler hep anlatılan. Kitaptaki bazı hikayeler birbiri ile bağlantılı, benim en sevdiğim tür.