"Bu mührü kırsak ne olur?"
"Aman hocam, 'mühür fekki' o dediğiniz. Olacak iş değil."
"Ne olur yani?"
"Bilmem."
"Hadi kıralım o zaman..."
Kalplerimizdeki mührü fekketmenin zamanı çoktan geçmedi mi sizce?
Karasevda demek, siyah bir mühür demektir. Sevdaya düşenlerin kalbinde mutlaka o mühür vardır."
Onlarca otopsi yaptım. Bir o kadarına da katıldım. Neşter kalbe her uzandığında gözüm o mührü arardı. Zafer Hoca'nın dediği doğru muydu acaba? Siyah bir mühür mü vardı kalbimizde?
Annem babamın gazozhanede şerbet yaparken kullandığı şeker çuvallarından iç çamaşırı diktirmiş. Neşeyle giyiniyorum. İyi güzel ama, biraz sert ve hafif kaşıntı yapıyor sanki. Sorun değil. Yalnız, külotun hemen arka tarafında Kayseri Şeker Fabrikası'nın mührü var. Olduğu gibi duruyor. Yıkamakla çıkmamış demek ki. Bir şey demiyorum anneme. Öyle mutlu ki. Mühür orda duruyor ama. Beden eğitimi derslerinde eşofman giymek için sınıfta soyunurken ne yapacağım?
Ey Galib'in oğlu, güvercin sürüsünde bir güvercin olma!
Zillete teslim olmaya razı olma!
Kassam gibi semada süzülen şahin ol!
İzzet, şeref ve İslâm toprağında!
Eli açık, direnen, güçlü bir savaşçı ol!
Yardıma koşan Mu'tasım yolunda!
Düşmana aniden şiddetli darbeni indir!
Güvercin yuvalarının tamamı karanlıktır!
Sen ciddiyetle
"Oğlum bu memlekette keçi etine koyun eti damgası basar, satarlar. Sen sonra uğraş dur ben keçiyim diye. Mühür, koyun mührü. Artık koyunsun. Şimdi size bir basarsak "komünist" mührünü, ömrünüzün sonuna kadar çıkaramazsınız. Hadi gidin burdan."