Ölümün çıplak gerçekliği karşısında insanların verdiği tepki ile geride kalan hayaller ve dahî yasanamayanlarin insanın icinde biriktirdikleri ne dair hoşça bir kitap... Çok önemsediğim birinin kitaptaki betimlerin çok olduğu yorumu üzerine düşündüğümde evet betimlemeler fazla bazen okurken sıkıcı bir hal alıyor ama kitap bittikten sonra not aldığımız kısımları okuduğumuzda başka diyarlara götürebiliyor. Ölüme dair de baks açılarının farklılıklarına da değinilmiş ama ölüm denilince akla Necip Fazıl' ın şu şiiri gelmez mi,
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrail’e hoş geldin, diyebilmek de hüner...
O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?
Toprağın altındaki saklambaçta var mısın?
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!
Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta...
Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta...
Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu, unut!
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!
"... ... ..."