Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"- Bizim hanedanımızdan her türlüsü gelmiştir. Sarhoşu gelmiştir, zâlimi gelmiştir, delisi gelmiştir, aptalı gelmiştir; fakat dinsizi gelmemiştir! İçimizde en mübalâtsızı (kayıtsızı) olan Abdülaziz bile, son nefesinde Kur'âna sarılarak öyle teslim-i ruh etmiştir. Kanı ile mülemma (kaplı) olan Mushaf-ı Şerifi Yıldız Kütüphanesinde siz de gözlerinizle gördünüz!"
Sayfa 221Kitabı okudu
Uzun ve meşakkatli bir azimetin âkibetinde, sûretleri perişân, libası cümle küçük mahlûkat ile mülemma idi.
Reklam
Mulemma
Divan'da geçen ilginç şiirlerden biri "mulemma" örneğidir. Mulemma; iki veya daha fazla dilli şiirlere denir. Xanî bu mulemmada her bendin ilk dizesini Arapça, ikinci dizesini Farsça, üçüncü dizesini Türkçe, dördüncü dizesini de Kürtçe söylemiştir: Fate 'umrî fî hewake ya hebîbî kulle hal Ah û nalîm hemdemem şod der fîraqet mah û sal Ger benim kanim dilersen çokten olmîşdir helal Mest û serxweş im ji işqê min nema ' eql û kemal (Ey sevgilim! Senin aşkın ile geçti ömrümden bütün anlar Senin ayrılığınla geçen ay ve yıllarda yoldaşım oldu acılar Eğer dileğin kanım ise o kan çoktan beridir sana olmuş helal Aşk elinden sarhoş ve mestim, kalmadı bende akıl ve kemal
... Mevlana'dan,dedi profesör, " iki ayrı dilden karışık yazmış ; 'mülemma' diyorlar böyle şeylere: Dâni ki men zi âlem yalguz seni severmin Ger der berem neyâyî ender gamet ölermin " Bilirsin ki ben dünyada yalnız seni severim Eğer yanıma gelmezsen senin gamınla ölürüm" demekmiş Türkçesi.
…ki kâğıt dahi kanla mülemma…
5 Şubat 1877: “Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum kapıyı kapadım, diyerek geri savdım. Bereket versin içeriye girmedi. Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı."
Sayfa 239 - DERGAH YAYINLARI
Bu alet ile ameliyat-ı ibtaliyyeyi bilekleri ve kolları ve gerdanı üzerinde icra ederek badehu, bir ustura ile buralardaki damarları kesmiş. Ölümün suret-i vürudunu kaleme almak için önüne bir kâğıt ve eline bir kalem almış. Bu kâğıt üzerine bazı kelimeler yazmışsa da mektupları gibi düzgün olmayıp kudreti kalmayan bir destin yazabileceği surette, kâğıdın şurasına burasına perakende, perişan yazarmış. Kâğıt dahi kanla mülemma olmuş. Kütüphanede iştigali uzayarak şayet kahve gibi sigara gibi bir şeye ihtiyacı varsa anlamak üzere baldızı hanım aşağıya inmiş. İçeriye girip o hâlini görürse fenalık olur diye Beşir Fuat baldızına yazı ile meşgul olduğundan ve hiçbir şey istemediğinden bahsederek kadının duhulüne hacet göstermeksizin iadesine muvaffak olmuş.
Reklam
Anadolu'da yazıldığı tespit edilebilen en eski Türkçe şiir ise, XIII. asrın sonlarında Gelibolulu Muhyiddin tarafından Farsçadan tercüme edilen Tercüme-i Menâkıb-ı Şeyh Evhaduddîn-i Kirmânî adlı eserde yer alan Evhaduddîn-i Kirmânî'nin Farsça-Türkçe mülemma gazelidir.
Sayfa 42 - Dergah YayınlarıKitabı okuyor
Bizim hanedanımızdan her türlüsü gelmiştir. Sarhoşu gelmiştir, zâlimi gelmiştir, delisi gelmiştir, aptalı gelmiştir; fakat dinsizi gelmemiştir! İçimizde en mübalâtsızı (kayıtsız) olan Abdülaziz bile, son nefesinde Kur'âna sarılarak öyle teslim-i ruh etmiştir. Kanı ile mülemma (kaplı) olan Mushaf-ı Şerifi Yıldız Kütüphanesinde siz de gözlerinizle gördünüz!"
Bir sözün doğruluğu ile inandırıcılığı arasında hiçbir bağlantı yoktur. [Şeyh Rıdvan el-lcazî, Mülemma Dilemma]
Sultan Vahideddin Osmanoğulları'nın İslâma bağlılığını, bu Ailenin durumunu en gerçekçi bir şekilde şöyle ifade etmiş bulunmaktadır. -Bizim hânedanımızdan her türlüsü gelmiştir, sarhoşu gelmiştir, zâlimi gelmiştir, delisi gelmiştir, aptalı gelmiştir, fakat dinsizi gelmemiştir. İçimizde en mübâlâtsız olan Sultan Abdülaziz son nefesinde bile Kur'âna sarılarak öyle teslim-i ruh etmiştir. Kanı ile mülemmâ olan Mushaf-ı Şerif'i Yıldız Kütüphanesi'nde, siz de gözlerinizle gördünüz.
Reklam
“Biraz Batı’dan biraz Doğu’dan alınarak elde edilen bir karışım. Orhan Oktay buna “mülemma” diyor. Adeta her dizesi başka dilde yazılmış bir manzume. Bir kültür unsurunu benimsemek değil, sadece beğenmek, eskiden vazgeçememek fakat bir terkibe de ulaşamamak. İşte Tanzimat’ın mülemması budur.”
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.